Soloi Pompeiopolis |
Mersin'in Tarihi Burada ! | |||||||||||
Mersin'in Mezitli beldesinde bulunan Soli Pompeipolis antik kentinde, 2008 yılı kazılarının ödenek yetersizliği nedeniyle Arkeoloji bölümü öğrencilerinin gönüllü çalışmasıyla yürütüldüğü belirtildi. Tarihi geçmişi M.Ö. 700 yılına uzanan Soli Pompeipolis antik kentinde 10 yıldır süren kazılar, bu yaz 15 Temmuz'da başladı ve ağustos ayının ortalarına kadar sürmesi planlanıyor. Aslında 3 bölgede sürdürülmesi planlanan çalışmalar, bu yıl ödenek yetersizliği nedeniyle sadece Soli Höyük'te yürütülüyor. Arkeoloji bölümü öğrencilerinin gönüllü çalışmasıyla yürütülen kazı çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Remzi Yağcı, 2008 yılı kazılarını, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na önerdikleri plana göre sualtı arkeolojisiyle birlikte 3 bölgede yürütmeyi planladıklarını ancak maalesef ödeneklerin az olması ve ödeneğin de işçi tutmaya yeterli olmaması yüzünden gönüllü öğrencilerle sadece Soli Höyük'te çalışmak zorunda kaldıklarını belirtti. Soli Höyük'te şu anda Hitit tabakalarında yoğunlaştıklarını anlatan Yağcı, aslında araştırdıkları dönemin Kizzuwatna kültürü ve mimarisi olduğun vurgulayarak, “Tabii ki Hititler bu bölgeyi egemenlikleri altına alınca bu bölge Kizzuwatna bölgesi oldu. Kizzuwatna buranın yerel rengidir ve milattan önce 2 bininci yılı kapsıyor. Bu kültürün mutlaka araştırılması ve ortaya konması lazım. Birçok yönden Hititlerle benzerlik göstermesine karşın kendine özgü yerel mimarisi ve seramiği var bu bölgenin. Yani açıkçası Çukurova'nın 2. bindeki adı ile Kizzuwatna'nın kendine özgü renklerini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Kizzuwatna kültürünü çıkarmayı, aydınlığa kavuşturmayı amaçlıyoruz” dedi. Soli Pompeiopolis antik kentindeki kazıların 1999 yılında bir üniversite projesi olarak başladığını hatırlatan Yağcı, bu bölgenin 300 dönümden fazla bir SİT alanını kapsadığını kaydetti. Bu SİT alanı ile ilgili tek projenin Soli Pompeipolis kazı projesi olduğunu ifade eden Yağcı, “Kazı projesine bağlı birçok projenin de yan yana yürümesi gerekiyor ki, bu alanın arkeopark haline getirilmesi gerekir. Zaten başka bir amaçla kullanılması da mümkün değil. Buna karşın burası birinci derece arkeolojik SİT alanı değil, birinci derece arkeolojik tarım alanı olarak kullanılıyor. Biz çok sınırlı bölgede çalışıyoruz. Buranın tamamen açığa çıkarılması lazım ve hem denizden hem de karadan gezilebilir hale getirilmesi gerekir. Bizim bugüne kadar yaptığımız çalışmalar Soli'nin bütün arkeolojik dönemlerini içeriyor. Yani 525'teki erken Bizans dönemindeki depremden geriye doğru sayacak olursak Roma dönemi, Helenistik dönem, klasik dönem, arkaik dönem ve genç tunç dönemi çok güçlü bu bölgede. Kısaca Soli, kesintisiz iskan görmüş bir ören yeri ve zaten Mersin Müzesi'ne teslim ettiğimiz eserler de bunu göstermektedir” diye konuştu. Bölgedeki kazı çalışmalarının dar bir bölgede ve yavaş ilerlemesinin Bakanlık ödeneğine bağlı kalınmasından kaynaklandığını ifade eden Yağcı, Mersin'in yeterli tarih bilincine sahip olmadığını söyledi. Mersin'de bu tür projelere pek sıcak bakılmadığından ve gerekli desteğin sağlanmadığından yakınan Yağcı, “Tabii bu arada bizi destekleyenleri de göz ardı etmemek gerekiyor. Onlara teşekkür ediyoruz. Ama yeterli ilgi yok. Bakanlık ödeneği ile yürütülen çalışmalarda zaman zaman kesinti oluyor, bu yıl olduğu gibi. İstenen ivmeyi sağlayamıyoruz ve önümüzü göremiyoruz. Mersin'de Soli Pompeipolis ören yerinde sadece kazı çalışmaları yok, aynı zamanda restorasyon çalışmaları da var. Fakat bunlara destek yok, destek bulmak gerekiyor. Bunu sadece yardım dilenmek olarak değerlendirmemek gerekiyor, Mersin'in tarihini, kültür mirasını gelecek kuşaklara aksettirmek gibi kutsal bir yanı da vardır bu çalışmanın” ifadelerini kullandı. Soli Pompeiopolis'in önemini, “Mersin'in tarihi burada” diyerek vurgulayan Yağcı, bölgenin 'açık hava müzesi' haline getirilmesi çalışmalarıyla ilgili olarak da şu bilgileri verdi: “Bu taleplerimiz maalesef kesintiye uğradı. Resmi makamlardan gerekli desteği bulamadık. Örneğin Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yeni müze projesi yok. Buna karşılık eğer böyle bir izin alınmış olsa idi, bu müzenin yeri ile ilgili birçok problem var. Oysa kazıların bir anlam kazanabilmesi için çıkan buluntuların yerinde sergilenmesi gerekiyor. Aynı zamanda açık hava müzesi olarak da değerlendirilmesi gerekiyor. Biz burayı hem müze hem de açık hava müzesi olarak tasarlamak istiyoruz. Ama ne yazık ki yaptığımız girişimler sonuçsuz kaldı. Biz de kazılarımızla baş başa kaldık. Eğer yeterli desteği bulamazsak depo çalışması olarak devam edeceğiz. Kazı ve restorasyon çalışmaları sona erecek." Bu bölge ile ilgili bir de kitap çalışması olduğunu dile getiren Yağcı, “Kitap projesi yavaş yavaş oluşan bir proje. Bununla ilgili bir çok makale yayınlandı. Özellikle 2. bin arkeolojisi ile ilgili ben son yıllarda en az 10 makale yazdım. Bunu kitaplaştırmak için bir ekip kurduk ve yakın vadede, özellikle tabakalanma ile ilgili problemleri çözdüğümüzde bunu bir yayın olarak çıkaracağız” dedi. ** |
**
Açılan yol genişliği ile sınırlı nekropol çalışmalarında 10x10 metrekarelik bir plan karede toplam 50 mezar açığa çıkarılmış ve belgelenmiştir. Roma Dönemi'nin farklı evrelerine ait Urne, Amphora, Pythos, Torpido Lahit, Taş Sanduka, Monoblok Taş Lahit, Larnaks, Kiremit Mezar, Toprak Mezar gibi çeşitli tipteki mezarların içinde ve çevresinde ele geçen ölü hediyelerinden bu bölgenin bir halk mezarlığı olduğu anlaşılmıştır. Nekropoldeki çalışmaların önemi; Pompeiopolis mezarlık alanının ilk kez sistemli kazılarla gün ışığına çıkarılması, Roma Dönemi boyunca (özellikle İ.S. I. - III. yy.) gömü alanı olarak birçok kez kullanılan bu bölgede Pompeiopolis'in ölü gömme geleneklerine ilişkin önemli bilgiler elde edilmesidir.
***
MERSİN’in merkeze bağlı Mezitli İlçesi’ndeki Soli Pompeipolis Antik Kenti’nde sürdürülen kazı çalışmalarında, 615 gram ağırlığında ve 20 santimetre boyunda 2 bin yıllık bronz Apollon heykeli bulundu.
Kazı Başkanı 9 Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Remzi Yağcı, heykelin Mersin’in tarihi ve kültürel mirasının zenginliğini gösteren en önemli buluntulardan biri olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Remzi Yağcı “Bu bronz eser, şu ana kadar bulduğumuz heykelciklerden en önemlisi. Çok güzel ve müzelik bir eser. Mersin’in tarihi ve kültürel mirasının ne kadar zengin olduğunu gösteren en önemli buluntulardan bir tanesi” dedi.
****
Soli - Pompeiopolis 2002
Remzi YAĞCI
Mersin, Soli-Pompeiopolis Antik Liman Kenti'nde 2002 sezonundaki kazılar bilimsel başkanlığını yaptığımız bir heyet tarafından Mersin Müzesi Müdürlüğü başkanlığında, 1-31 Temmuz 2002 tarihleri arasında arazi; 1-15 Ağustos 2002 tarihleri arasında da depo çalışması olarak gerçekleştirilmiştir.
Geçen yıllarda olduğu gibi başlangıçta Soli Höyük ve Pompeiopolis Sütunlu Cadde'de sürdürülmesi tasarlanan kazılara, bu yıl Mezitli Belediyesi tarafından I. Derece sit alanı dışındaki Milli Egemenlik Caddesi'nde açılan yol çalışması sırasında ortaya çıkan nekropol alanındaki çalışmalar da eklenmiştir.
Sütunlu Cadde
Kazı geçen yıl E ve F plankarelerinde açığa çıkarılan Roma dükkanları ve batı portikosundaki mozaikli alanda sürdürülmüştür. Restorasyon için pilot bir çalışma alanı olarak seçilen Sütunlu Cadde'nin limanla birleştiği bu kesimde, hazırlık olarak mozaikli alan, doğu portikosu ve dükkanların bir bütün olarak arkeolojik çalışmalarının tamamlanması amaçlanmıştır. E6, E7 ve E8 plankarelerinde kazılar yoğunlaştırılmıştır. E6'da Roma dükkanının duvarları
Kazı geçen yıl E ve F plankarelerinde açığa çıkarılan Roma dükkanları ve batı portikosundaki mozaikli alanda sürdürülmüştür. Restorasyon için pilot bir çalışma alanı olarak seçilen Sütunlu Cadde'nin limanla birleştiği bu kesimde, hazırlık olarak mozaikli alan, doğu portikosu ve dükkanların bir bütün olarak arkeolojik çalışmalarının tamamlanması amaçlanmıştır. E6, E7 ve E8 plankarelerinde kazılar yoğunlaştırılmıştır. E6'da Roma dükkanının duvarları
ve İ.S. IV. yüzyıla ait bir geç antik dönem havuzu tümüyle açığa çıkarılmıştır. Bu havuz, E6 karelajında bulunan cam cürufları nedeniyle şimdilik bir cam atölyesi? olarak yorumlanmıştır. Atölyenin üzerinde onu enine bölen bir su kanalı, geçen yıl açığa çıkarılan erken döneme ait işlemeli devşirme malzemeden oluşan duvarlarıyla büyük bir yer kaplayan mekanla ilişkilidir. Bu ikisinin arasında bu yıl Sütunlu Cadde'nin kullanıldığı en geç dönem (terminus post quem) olan VI. yy. da kullanılan bir Bizans kuyusu açığa çıkarılmıştır. F5 açmasında geçen yıl açığa çıkan bu büyük dikdörtgen mekanın işlevinin ne olduğunun açıkça yorumlanabilmesi için kuyunun içindeki dolgu toprak boşaltılmış ve ele geçen buluntulara göre en son geç antik dönemde (VI. yy.) bir çöplük olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Daha erken dönemlerde gerçek işlevi kuyu olan bu mekanda çok sayıda Bizans seramiği, Roma dönemi terra sigillata parçaları, cam eserler ve ayrıca çoğunluğu aşırı korozyona uğramış sikkeler ele geçmiştir. Bu nedenle kuyunun çeşitli dönemlerde farklı amaçlarla kullanıldığı anlaşılmaktadır.
E6'da V. tabakada açığa çıkan blokajın doğusunda yapılan sondaj kazısında Helenistik dönem keramiği VI. tabakanın içinden gelmiştir. E5'te E6'ya paralel olarak yapılan kazı çalışmalarında da yine aynı biçimde Helenistik malzeme ele geçmiştir. Özellikle bu tabakadan gelen dörtlü kandil seti dikkat çekicidir Söz konusu malzeme, yangın tabakasında açığa çıkması nedeniyle tarihsel olarak İ.Ö. 70'lerde Soli'yi yağmalayan ve Soli halkını göçe zorlayan Ermeni kral Tigranes'in istilasıyla ilişkili görülmektedir. E5 karelajında VI. tabaka olarak yorumlanan Helenistik dönem kültür katı, 2.70 ile 2.10 kotları arasındadır.
Soli Höyük
Höyükteki çalışmalar öncelikle 2001 kış aylarında yağan yağmurun tahrip ettiği doğu yamacı açmaları F8, F9; E8, E9 tepede E7, F6, F7 ile batı yamacında Tiyatronun içindeki G3, H3'de temizlik ve kazı biçiminde gerçekleştirilmiştir. Bu yılki kazıların amacı; höyüğün stratigrafisini kesin olarak açığa çıkarmaktı. Bu nedenle doğu yamacında F8, F9, E8 ve E 9 açmalarında yoğunlaşılmıştır.
Bu açmalarda en üstte daldırma firnisli ve "batı yamacı" tipinde Helenistik Dönem ve daha alt tabakadan gelen siyah sırlı ve "kırmızı figür" Klasik Dönem ile dalga bezemeli tek merkezli iç içe çember bezemeli Arkaik Dönem kap parçaları, İ.Ö. VII. yy. sonuna tarihlenen Doğu Grek "yaban keçisi stili", kuşlu, Ionia kase gövde parçaları ile Kıbrıs "bichrome", beyaz astarlı vb. ithal kap parçaları dikkat çekicidir. Ayrıca, İ.Ö. VII. yy.da ilk örneklerinin görüldüğü Fenike- Kıbrıs tipi kandil parçaları ele geçmiştir. En ilgi çekici buluntular arasında; F7 açmasında bulunan lotus bezemeli orientalizan kapalı kap gövde parçası ve Arkaik döneme ait fildişi bir stylos da bulunmaktadır. İ.Ö. VII. yy. tarihlenen bir diğer önemli buluntu ise tunç bir Frig fibulasıdır. Kilikia'da ünik olan bu fibula olasılıkla Geç Assur kralı Sargon' a karşı Frig kralı Midas ile Geç Hititler tarafından oluşturulan koalisyon döneminde Soli'ye getirilmiş olmalıdır.
Soli Höyük'te 2002 yılında Eski Hitit katına değin inilmiştir. Bu kat ile Erken Geometrik Dönem kültür katı arasında İ.Ö. II. bin Miken LHIIIC, Kıbrıs (Beyaz Astarlı II) kap parçalarının birbirini izleyen Geç Tunç a ve b katlarında (İ.Ö. XV. - XII. yy.) bulunması Soli'nin II. binde Kıbrıs ve Miken deniz ticareti ile olan bağlantısını ortaya koymaktadır.
F 9'dan Eski Hitit Dönemi'ne ilişkin bir yangın tabakasının içinden kaba mutfak kapları ile birlikte ele geçen kenarları örgü bezemeli, ortasında hiyeroglif yazıt bulunan ve imparatorluk öncesine tarihlenen damga mühür, Soli'nin Kizzuwatna dönemindeki ticari rolünü kanıtlamaktadır.
Nekropol
Şimdiye değin yapılan altyapı çalışmalarında ortaya çıkarılıp müzeye götürülen pişmiş toprak çeşitli tipteki lahitler ve içlerinde ele geçen ölü armağanlarından, nekropolün kentin batı kesiminde yer aldığı bilinmekteydi. Nitekim. Mezitli Belediyesi'nin Milli Egemenlik Caddesi'ndeki yol çalışması sırasında birçok antik mezar da ortaya çıkınca, kazı çalışmaları 26.07.2002 tarihinden itibaren bu bölgeye kaydırılmıştır.
Şimdiye değin yapılan altyapı çalışmalarında ortaya çıkarılıp müzeye götürülen pişmiş toprak çeşitli tipteki lahitler ve içlerinde ele geçen ölü armağanlarından, nekropolün kentin batı kesiminde yer aldığı bilinmekteydi. Nitekim. Mezitli Belediyesi'nin Milli Egemenlik Caddesi'ndeki yol çalışması sırasında birçok antik mezar da ortaya çıkınca, kazı çalışmaları 26.07.2002 tarihinden itibaren bu bölgeye kaydırılmıştır.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder