Sayfalar

24 Aralık 2010 Cuma

Arsinoe Kentinin Kurulması Kararı


( Karar yazıtı ve türkçe çevirisi, şu anda Mersin Müzesinde bulunmaktadır..)
**


(M.Ö. 260 yılı civarı)
Thraseas, Arsinoe kentini ve Archonlarını  selamlar.
Mektubunuzu aldık ve elçileriniz Antromenes ve Philotelos’u arazi konusu ile ilgili olarak dinledik.
Nagidoslular tarafımızdan yapılan istek doğrultusunda sınır belirleme işlemi yaptıklarından, arazi, her türlü anlaşmazlığın giderilmesi ile sizin malınız olmuş bulunuyor.
Refaha kavuşmanız ve böylece krala başlangıçtan daha çok vergi verebilmeniz için araziyi yararlı bir şekilde işleyip, ağaçlandırmanız gereklidir. Çünkü biz de sizin için gayret göstererek ve vatandaşlarınıza tek tek ve bir bütün olarak yararlı ve gerekli her şeyi sağlamaya çalışarak şehrinizi adına layık bir duruma getirmeye çalışıyoruz.
Bu sebepten sizler de vatandaşlık görevlerinizi gerektiği gibi yerine getirmeli, kral ve kraliçeye gerekli kurbanları zamanında sunmalısınız. Kurallara uymanız için bize Nagidoslular tarafından gönderilmiş olan ve konuları içeren kararın kopyasını size gönderiyoruz. Geri kalan hususları elçiler Andromedes ve Philothes ile görüşüp onları size bunları bildirmekle görevlendirdik.
Leosthenes oturum başkanıydı. Prostatai’ların başvurusu üzerine Aspendos Apollonius’un oğlu ve fahri hemşehriniz Aetos, Klikya yöneticisi olduktan sonra uygun bir yer bulup, orada kralın adından alan Arsinoe kentini kurdu ve o zamana kadar bize ait olan araziye, orayı kullanan barbarları uzaklaştırdıktan sonra göçmenleri yerleştirdi.
Şimdi artık onun oğlu Thraseas, kral tarafından Klikya’ya görevlendirilmiş yönetici olarak kente saygın bir konum kazandırmak çabasındadır. Bu nedenle Thraseas, Arsinoe kenti göçmenleri ve onların daha sonraki nesilleri toprak sahibi olsunlar diye, kentimize ait araziyi oradaki göçmenlere terk etmemizi bizlerden rica etti. Thraseas orada bir kent arşivi kurup kentin kendi kanunlarını çıkarmasını ve araziyi topraksızlara paylaştırmayı arzu ettiğinden, Nagidos halk ve şehir meclisleri halen orada bulunan göçmenlere kamu kullanımına açık arazimizden toprak vermeyi ve Thraseas’ın başka göçmenler getirmesi halinde onu övmeyi kararlaştırdılar.
Yeni gelen göçmenler Nagidos’tan gelen göçmenler olarak kabul edilmeliler. Bu göçmenler vergi bölgemiz çerçevesinde krala, Arsinoe’ye ve Berenike’ye vergi ödemelidirler.
Onlar kendi şehirleri içinde, kendi çıkardıkları yasalara göre hüküm sürmeli ve Nagidos’ta tıpkı Nagidoslular gibi aynı vatandaşlık hakkına sahip olmalı ve derhal miras hakları da saklı olmak üzere tüm kutsal törenlere katılma hakkını elde etmelidirler.
Onlardan her biri kura çekerek belirledikleri muhtarlığa kayıt olmalı ve gerekli belgeleri ödemelidirler. 
Kentimiz (Nagidos) Homonoia törenleri düzenlediğinde onlar da davet edilmeli ve gerekli olanı ödemelidirler.
Buna karşın Nagidoslular da Arsinoeliler, tanrısal kardeşler Mısır kralı ll. Ptolemaios ve Mısır kraliçesi Arsinoe’ye kurban sunduklarında hazır bulunmalı ve aynı miktarda vergi ödemelidir.
Nagidoslular artık Arsinoelilere bu karar uyarınca verilmiş olan bir arazi nedeniyle herhangi bir anlaşmazlık yaratmalarına izin vermeyeceklerdir. Ancak Nagidoslu bir Archon bu yönde bir başvuruyu gündeme alırsa ya da bir konuşmacı böyle bir başvuruda bulunursa, Archon 10 000  drahmi, başvuruda bulunan 1000 drahmi ödemeli ve bu para Arsinoe tapınağına verilmeli, yapılan başvuru geçersiz sayılmalı.
Eğer her iki kentten birine haksızlık yapılacak olursa yani Arsinoe’den biri, Nagidos’tan birine haksızlık yaparsa haksızlığa uğrayan Nagidos yasalarına göre onun giderilmesini istemeli.
Bu tür haksızlıklarda yargı yolu bir yıl süreyle açık olup, haksızlığın yapıldığı andan itibaren bir yıl geçtiğinde yargıya başvurulmazsa olay zaman aşımına uğrar. Eğer biri bu bir yıllık sürenin geçmesinden sonra yazılı ya da sözlü olarak mahkemeye başvurursa, bu başvuru geçersiz sayılmalıdır.   
    
**




**
Metinde Yer Alan Bazı Kavramlar Temelinde Arsinoe Kentinin Kurulma Aşamasının Toplum Yaşamı Hakkında Fikirler Elde Edebiliyoruz.

Homonoia ne demek?


Homonoia (Ὁμόνοια) is the concept of order and unity, being of one mind together or union of hearts.

Archon ne demek?
Archon (Gr. ἄρχων, pl. ἄρχοντες) is a Greek word that means "ruler" or "lord", frequently used as the title of a specific public office
**


Nagidos (Bozyazı) 


 


Antik Çağlarda Nagidos ismi ile bilinen Bozyazı, bölgenin en eski kentlerinden birisidir. Anemurium’un 10 km. doğusunda, İçel İli’nin, antik ismi Nagidos olan Bozyazı ilçesinin bugün Paşabeleni diye adlandırılan tepesinin üzerinde akropolü, eteklerinde de nekropolü bulunmaktadır.

Paşabeleni tepesi 68 m yükseklikte, yaklaşık 400 x 300 m. ebatlarındadır. Akropol’ün batısında, Toroslar’dan gelen nehir (Sini Çayı) denize kavuşmaktadır.
Nagidos’un konumu bilinçli olarak seçilmiş ve akropolü, denizden ırmak içerisine girecek olan gemilerin görülebileceği nokta üzerine kurulmuştur. Hemen Nagidos akropolünün 200 m karşısındaki ada (Nagidussa) da Nagidos’un konumunu güçlendirmektedir. Hekataios’a göre “Nagis Kubernetes” adında semitik kökenli birisi tarafından kurulmuş olduğu savunulan Nagidos’da yerleşim, İ.Ö. 2000’de Luvi halkının oluşturduğu Tarhundaşşa krallığının sınırları içinde bulunuyordu.

Antik kaynaklar Nagidos’un da Kelenderis gibi Samoslular tarafından bir koloni kenti olarak kurulduğunu belirtirler. MÖ.V. -IV.yüzyılda Perslerin egemenliğine giren bu yöre Satraplıkla yönetilmiş ve bunu belirten sikkeler de günümüze kadar ulaşmıştır. Büyük İskender Pers İmparatorluğu’nun Anadolu’daki hakimiyetine son verdikten sonra Nagidos’la birlikte yöreyi de topraklarına katmıştır. İskender’in ölümünden sonra Mısır’daki Ptolemaiosların yönetimine girmiş, Akdeniz korsanları buraya büyük zarar vermişlerdir. Romalılar zamanında buraya bazı yapılar yapılmış ve halk kıyıya çok yakın olan Nagidos Adası üzerinde yerleşmiştir.

Asur döneminde belirsizlik vardır: Asurlar’ın M.Ö.VIII. yüzyıl sonlarında Göksu nehrine kadar gelmiş oldukları bilinmekle beraber Nagidos ve civarındaki varlıkları kesinleştirilememektedir.
Nagidos’un M.Ö.VII yüzyılda bir Samos kolonisi, belki emporio’su olduğu ve böylelikle ticarete açılmış bir liman kenti kimliği kazandığı bilinmektedir. Asur metinlerinde geçen İonialılar’ın ve Grekler’in, Kilikia’nın dağlık kısmında kendileri için üsler kurdukları ve Fenikeliler ile doğu ticaretini sürdürdükleri yönündeki bilgiler de ticaretin yoğunluğunu belgeler niteliktedir.
Bölge hakkındaki kesin bilgiler M.Ö.VI yüzyılda “Yeni Babil” metinlerinde geçen Pirindu ve kralı Appuaşu ile ortaya çıkmaktadır.
M.Ö. 557-556 yıllarında Pirindu kralı Appuaşu’ya karşı bir sefer düzenleyen Babil kralı Nergilissar’ın bu seferiyle ilgili metinlerde, kralın ordularının, “atalarının başkenti” olan bugünkü Meydancıkkale ile bağdaştırılan Kirşu’ya kadar geldiği bildirilmektedir. Pers döneminde (M.Ö.VI-IV.yüzyıl) Meydancıkkale’nin bir Pers garnizonu olduğu bilinmektedir. Bu dönemde Nagidos da Pharnabazus’a ait gümüş sikkeler bulunmuştur. Bu durum, Nagidos’un M.Ö. V.yüzyıl sonu ve IV. yüzyıllarda ekonomik açıdan güçlü olduğunun da bir göstergesidir.

Nagidos’un kalıntıları Bozyazı İlçesi’nde, kıyıya yakın bir tepe üzerindedir. Hakkında çok az bilgi bulunan kentten günümüze ulaşan yalnızca sur kalıntılarıdır. Bozyazı Çayı üzerindeki köprü Roma Çağına ait özellikler ortaya koymaktadır. Roma ve Bizans Döneminden kalma tarihi mekânların arasında su yolu kalıntısı ile bir hamamın temelleri de bulunmaktadır. Antik kaynaklar Nagidos’un da Kelenderis gibi, Samoslular tarafından kolonileştirildiğini belirtmektedir.

Nagidos’un M.Ö. V. ve IV. yüzyıllarda Pers egemenliği altında olduğu, bu dönemde basılan satraplık sikkelerinden anlaşılmaktadır. Kent, ilkin Helenistik Çağda Mısır’daki Ptolemaiosların etkisi altına girmişse de daha sonra yoğun korsan saldırıları sonucunda tüm gücünü yitirmiştir. Bu gün müzede sergilenen eserler, kentin batısında rastlantı sonucu bulunan mezarlardan çıkarılmıştır.
M.Ö. IV. ve III. yüzyıldan kalma bu eserler pişmiş topraktan yapılmış lahit mezarların yanına ve içine konan oldukça zengin ölü armağanlarını içermektedir.

1985 ve 1986 yıllarında Anamur Müzesi tarafından yapılmış olan Nagidos Kurtarma Kazıları “Paşabeleni Tepesi Ataürk Parkı” olarak nitelendirilen tepenin batı yamacı ve ayrıca da doğu yamacında sürdürülmüştür. Buralardan çıkan buluntular mezarlara ait olup, tepenin yamaçlarının nekropol olduğunu göstermiştir. Nagidos antik kentinin akropolü ve eteklerindeki nekropolü, bugünkü adı ile Paşabeleni Tepesi’nin Koruma Amaçlı İmar Planı, kazı amacına uygun olması açısından tekrar ele alınarak geliştirilmiştir. Sur duvarı tepeyi çevreleyerek akropolü, nekropolden ayırmaktadır Mimari özellikleri, surun iki evreli olduğunu ve M.Ö. V. yüzyıldaki ilk evresinden sonra, M.Ö. IV. yüzyılın sonunda genişletilip, geliştirildiğini göstermektedir.
İki yıl içerisindeki çalışmalar kapsamında sekiz ayrı açmada çalışılmış ve böylelikle Paşabeleni Tepesinin yerleşim yoğunluğu ve dağılımı hakkında belli sonuçlara ulaşılmıştır. Sur duvarlarının içersinde gelişmiş olan yerleşim, dar mekanlı yapılara işaret etmektedir. Yapı özellikleri olsun, bulunan malzemenin günlük kullanıma ait kaplar ve bu türden diğer buluntulardan oluşması, tepenin akropol kısmının bir üs olarak kullanıldığına işaret etmektedir. Duvar kalınlığı 2 m. olan bir yapı da dikdörtgen plana sahip olup sur duvarları içersinde tahkimli bir “bey evi” ne işaret etmektedir. Tepenin güney yamaçları üzüm ve zeytin yetişirmek üzere tarımsal amaca yönelikken, doğu yamacı nekropol olarak kullanılmıştır.

Nagidos (Bozyazı) çevresinin yüzey araştırmaları sırasında hemen Paşabeleni Tepesinin doğusunda, aynı Paşabeleni gibi tahkimli bir yerleşim daha bulunmuştur. 4 km. batısında ise 1960’lı yıllara kadar liman olarak hizmet vermiş olan ve bugün Orman İşletmesine ait arazide de Paşabeleni’nin antik limanını görmek mümkündür.

Bugüne kadar elde edilmiş olan buluntular M.Ö. VI. yüzyıl ile M.Ö II. yüzyıllar arasına aittir. Yerleşim İ.Ö.  2.yüzyıldan sonra terk edilmiştir

Nagidos’taki arkeolojik kazılar, Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı ve Mersin Üniversitesi Rektörlüğü Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serra Durugönül başkanlığında, Bakanlar Kurul Karaı ile İçel İli, Bozyazı İlçesi, antik Nagidos kenti kazı çalışmaları üçüncü yılında da devam ettirilmiştir. Kazı, Araştırma Görevlileri Ümit Aydınoğlu ve Murat Durukan’ın çabaları ve Mersin Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğrencileri tarafından yapılmıştır.

Nagidos antik kentinin önemi, buradan Kilikia (antik Çukurova) bölgesinde ve Küçükasya’da hiç olmadığı oranda farklı tiplerde ve çok büyük bir zenginlikte Hellenistik dönem seramiğinin elde ediliyor olmasıdır. Bunun yanısıra buluntuların M.Ö. VIII.yüzyıldan – M.Ö. III.yüzyılın sonuna kadar kesintisiz devam ediyor olmas bu antik kentin önemini vurgulamaktadır.

Nagidos’taki bazı kalıntılar:

Sur Duvarları 
 
Nagidos’un tarihine açıklık getiren bir diğer veri de sur duvarlarıdır. M.Ö. V. yüzyılda Paşabeleni tepesininin zirvesini çevreleyen sur duvarları son derece özenli ve başarılı bir mimari tarz izlerken, bu yıl iç sur ve dış sur arasında yapılan kazı çalışmalarında bu erken surun, izleyen iki yüzyıl içerisinde üç evre geçirerek, suru sağlamlaştırma veya teras oluşturma amaçlı tamir ve destekleme evreleri geçirdiği anlaşılmıştır. Yerleşim M.Ö. V. yüzyıldan, M.Ö. III.yüzyılın sonuna kadar iskan görmüş, sonra dış güçlerin ilgi odağı olmaktan çıkarak görkemini kaybetmeye başlamıştır.

Agora 
 
Tepenin güney yamacında yapılan çalışmalarda 10 basamaklı bir geçiş alanı ve yanında mekanları bulunmuştur. Basamakların ve mekan duvarlarının bu alanda yoğunlaşması ayrıca buluntuların niteliği tepenin bu kısmını agora olarak nitelememizi mümkün kılmaktadır. Buluntular ağırlıklı olarak sikke (40 adet) ve (ticari ürün taşınmasında yaygın olan) amphoralardır.

Kerpiç Yapı 
 
Yoğun olarak erken dönem seramiklerinin ve figürinlerinin ele geçtiği bu alanda bulunan kerpiç duvarlar bir depo’ya işaret etmektedir. Burada kazımızın en erken malzemesi olan M.Ö. VIII.yüzyıla ait pişmiş toprak figürinler ele geçmiştir. Bunlar adorant, savaşçı-binici veya kutsal alanlara bırakılan, boğa gibi, hayvan figürinleridirler. En yakın paralelleri Samos’ta bulunmuştur. Bu şaşırtıcı değildir çünkü Nagidos da M.Ö. VIII.yüzyılda bir Samos kolonisi olarak kurulmuştur. Bu tarihlemeyi destekleyici bir diğer buluntu grubu da yine aynı mekanda ele geçmiş olan siyah ve kırmızı boyalı konsantrik veya spriral daireler ile bezenmiş seramik parçalarıdır.

Künk Sistemi 
 
Tepenin kuzey yamacında yapmış olduğumuz kazılarda harçlı bir tekne ve buradan su tahliye eden, son derece kaliteli bir künk tesisatına rastlanmıştır. Künklerin M.Ö. IV.- III. yüzyıla tarihlenmesi mümkündür.

Kilise Burnu 
 
Bozyazı'ya 14 km. uzaklıkta Akkaya köyü sınırları içerisinde, halk arasında Kilise Burnu olarak bilinen, geç Roma ve erken Bizans dönemine ait bir ören yeridir. Burada sur, sarnıç, bir kilise ve diğer yapılara ait kalıntılar bulunmaktadır.

Surun dışında kuzeybatı yönünde ikisi yanyana , biri arkada olmak üzere üç adet 1. ve 2. Yüzyıl'a ait Memurium mezarlarına benzer yapıda mezarlar vardır.

Maraş Tepesi (ARSİONE) 
 
Bozyazı'nın 2 km. doğusunda Maraş Tepesi üzerinde kurulu olan yerleşim, Mısır Kralı Ptolemaios'un eşi Kraliçe Arsione adını taşıyan antik bir liman kentidir. M.Ö. 3.yüzyılda kurulduğu sanılan kentin görülebilen en önemli kalıntıları iki katlı mozaik döşeli mezarlar ile öteki yapı kalıntılarıdır. 

http://www.kenthaber.com/akdeniz/mersin/bozyazi/Rehber/antik-kentler/nagidos-bozyazi

**
http://www.mersin.edu.tr/ozelb.php?fid=3&id=9&oid=199

Mersin Üniv. Arkeoloji Bölümü tarafından Prof.Dr.Serra Durugönül başkanlığında Nagidos'ta 1998 – 2002 yılları arasında arkeolojik kazılar yapılmıştır.

Konum
Nagidos antik kenti, Mersin iline bağlı Bozyazı ilçesinde bulunmaktadır. İlçe içerisinde Paşabeleni tepesinde akropol yerleşimi olarak yer alan antik kentin kalıntıları, denizden 68m yükseklikteki Paşabeleni tepesi üzerinde yaklaşık 400 x 300 m. ebatlarında bir alanı kaplamaktadır. Akropol'ün batısında, Toroslar'dan gelen nehir (bugün:Sini Çayı) denize kavuşmaktadır. 

Nagidos'un konumu bilinçli olarak seçilmiş ve akropolü, denizden ırmak içersine girecek olan gemilerin görülebileceği nokta üzerine kurulmuştur. Hemen Nagidos akropolünün 200m karşısındaki ada (Nagidussa) da Nagidos'un konumunu güçlendirmektedir.

Tarihçe
Nagidos antik kenti, Hekataios'a göre “Nagis Kubernetes” adında semitik kökenli (belki de mitolojik) birisi tarafından kurulmuştur. Kesin olan yerleşim, M.Ö. 2000 de Luvi halkının oluşturduğu Tarhundaşşa krallığının sınırları içinde bulunuyordu. Asur döneminde belirsizlik vardır: Asurlar'ın M.Ö. 8. yüzyıl sonlarında Göksu nehrine kadar gelmiş oldukları bilinmekle beraber Nagidos ve civarındaki varlıkları kesinleştirilememektedir.

Nagidos'un M.Ö. 7. yy.'da bir Samos kolonisi, belki emporio'su olduğu ve böylelikle ticarete açılmış bir liman kenti kimliği kazandığı bilinmektedir. Asur metinlerinde geçen İamanilir'in (yani İonialılar'ın) ve Hellenlerin, Kilikia'nın dağlık kısmında kendileri için üsler kurdukları ve Fenikeliler ile doğu ticaretini sürdürdükleri yönündeki bilgiler de ticaretin yoğunluğunu belgeler niteliktedir.

Liman kenti olan Nagidos, M.Ö. 6. ile 5. yüzyıllar arasında Pers imparatorluğunun hâkimiyeti altındadır. Bu yüzyıllar arasında Nagidos'ta Pers satrabı Pharnazabus'a ait gümüş sikkeler ele geçmiştir. M.Ö. 5. yüzyıl sonu ve 4. yüzyıl başlarına tarihlenen bu gümüş sikkelerin ele geçmesi ile birlikte Nagidos kentinin bu tarihlerde ekonomik açıdan güçlü olduğunu anlaşılmıştır. Kelenderis, Holmoi ve Mallos kentleri gibi Nagidos kenti de “Büyük Kralı” tanımaktadır. Nagidos, kendi tanrılarından ve sembollerinden oluşan şehir lejantını sikkelerine basmıştır. Nagidos kenti, Pers hakimiyeti altında bastığı sikkelerde sadece Pers değil ayrıca Hellen özellikleri de görülmektedir. Nagidos ile onun komşusu olan Arsinoe arasındaki sınır sorununu ele alan yazıt bugün Mersin Müzesinde sergilenmektedir. Helenistik döneme tarihlenen bu yazıtta Nagidos'ta bir Aphrotide tapınağının varlığından bahsetmektedir.

Kalıntılar
1.Sur Duvarları.
Nagidos Akropolisinin çevresi M.Ö. 5. yüzyılda son derece özenli sur duvarı ile çevrilmiştir. Bu sur duvarları üzerinde M.Ö. 3. yüzyılda onarımlar yapılmıştır. Sur duvarı üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda Helenistik dönemde bir kule eklendiği anlaşılmıştır. Bu kule, diagonal mazgalları ve merdivenli girişi ile bölgede bir başka örneği bulunmayan çok özel bir savuNma yapısıdır.

2. Yamaç Evler.

Nagidos akropolisinin güney yamacında yapılan kazılarda yamaç evleri bulunmuştur. Bu yamaç evleri, Ephesos kentinin Roma dönemine tarihlenen yamaç evleri ile benzerlik göstermesine rağmen Ephesos örneklerinden 4 yüzyıl önce yapılmalarından dolayı arkeoloji literatüründe önemli bir yer tutacaktır. Yine güney yamaçta yapılan çalışmalarda Hellenistik döneme tarihlenen bir de tholos(Yuvarlak Bina) bulunmuştur. 

3. Küçük Buluntular. 

Nagidos kazılarında ortaya çıkarılan küçük buluntular Mısır, Samos, Kıbrıs, Rhodos, Knidos, Soloi, Miletos ve Ephesos gibi antik dönemin önemli kentleriyle ticari bağlantılar kurulduğu yönünde ipuçları vermiştir. Arkaik, Klasik ve Hellenistik döneme ait seramik, sikke ve figürinlerin yoğun olarak ele geçmesi yalnızca Nagidos için değil, kültürel, sanatsal ve tarihi açıdan oldukça karanlık olan Dağlık Kilikia bölgesi için de büyük önem taşımaktadır. Nagidos'ta kazılarda ele geçen ve ticaretin birer kanıtı olan amphora ve mühürleri kentin Akdeniz ticaretindeki yerini anlamada önemli bir yer tutmaktadır. Yapılan çalışmalarda Rhodos, Thasos, Kıbrıs, Knidos ve Suriye-Filistin kökenli amphora ve mühürleri ele geçmiştir. Bulunan amphora ve mühürleri, Akdeniz ticaretinde Nagidos'un önemli bir konuma sahip olduğunu yansıtmaktadır.

Arkeolojik Kazılar 
 
Nagidos arkeolojik çalışmalar, Nagidos akropolis'inde ve akropolis'in doğu eteklerinde yer alan nekropolis alanında gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Nagidos kentinin sınırlarının yayılımını saptayabilmek için Nagidos akropolisi'nin yüz metre doğusunda yer alan Belen tepesinde arkeolojik kazılar da yapılmıştır. Nagidos kentinde arkeolojik kazılar dışında bir liman kenti olmasından dolayı da antik dönemdeki liman yerinin tespiti için yüzey araştırmaları da sürdürülmüştür. Kazı ve yüzey araştırmaları dışında 1985 – 1986 yıllarında Paşabeleni tepesi eteklerinde bir yazlık sitenin yapımı esnasında bir nekropolis alanı bulunmuştur. 

Nekropolis alanında Anamur Müzesi yetkilileri tarafından kurtarma kazıları gerçekleştirilmiştir. Kurtarma kazısında mezarlardan ele geçen eserler Anamur Müzesinde sergilenmektedir.

-Nagidos kenti ile ilgili yapılan bazı yayınlar:
-Durugönül, Serra – Durukan, Murat – Aydınoğlu, Ümit (2000)
“1998 Yılı Nagidos (Bozyazı) Kazı Çalışmaları”, 21. Kazı Sonuçları Toplantısı, 2. Cilt, Ankara: 285 - 292.
-Durugönül, Serra – Durukan, Murat – Aydınoğlu, Ümit (2001)
“1999 Yılı Nagidos (Bozyazı) Kazı Çalışmaları”, 22. Kazı Sonuçları Toplantısı, 2. Cilt, Ankara: 273-286.
-Durugönül, Serra – Durukan, Murat – Aydınoğlu, Ümit (2002)
“2000 Yılı Nagidos (Bozyazı) Kazı Çalışmaları”, 23. Kazı Sonuçları Toplantısı, 2. Cilt, Ankara: 205-214.
-Durugönül, Serra – Durukan, Murat – Aydınoğlu, Ümit (2003)
“2001 Yılı Nagidos (Bozyazı) Kazısı”, 24. Kazı Sonuçları Toplantısı 1. Cilt, Ankara: 243–248.
-Durugönül, Serra (1999) ,
Nagidos Üzerine Düşünceler, Olba II, I, Mersin: 67-78
-Durugönül, Serra (2001),
“ Nagidos'un Tarihteki Yeri”, Kilikia Mekanlar Ve Yerel Güçler(M.Ö. 2. binyıl – M.S. 4. yüzyıl) Uluslar Arası Yuvarlak Masa Toplantısı Bildirileri, Varia Anatolica XIII, İstanbul: 429 –443.
-Durugönül, Serra(2000),
“Nagidos'dan (Bozyazı) Bir Diadem”, Mersin: Olba III, 135 – 141, Levha 25–26.
-Hellenkemper, Hansgerd – Hild, Friederich (1990),
“Nagidos”, Kilikien Und Isaruen, Wien: Verlag Der Österreıchen Akademie Der Wissenschaften, 363-364.
http://mart.mersin.edu.tr/nagidos.htm
 *****************

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Free Hit Counter