Sayfalar

13 Ocak 2011 Perşembe

Aydıncık - Kelenderis Kazıları

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/d/d2/Mersin_districts.png


Dosya:Dörtayak Anıtmezarı.jpg
Dörtayak Anıtmezarı

 
Tarihçesi

Çeşitli medeniyetlere beşiklik etmiş olan Aydıncık’ın tarihî adı Kelenderis’ tir. Mitolojiye göre, Kelenderis, denizcilik ve ticarette çok ilerlemiş Fenikelilerden Sandakos tarafından üç bin yıl önce bir liman ve ticaret şehri olarak kurulmuştur. Kente daha sonra Hititler, Asurlular, Sisamlılar, Selefkoslar, Mısırlılar, Romalılar, Bizanslılar, Emeviler, Ermeniler, Karamanoğulları ve Osmanlılar hakim olmuştur.

Kelenderis ilk parlak dönemini M.Ö. 5. ve 4. yy'larda yaşamış. Kendi parası M.Ö. 5. yy'da görülmeye başlamış ve Büyük İskender’in Anadolu’ya gelişine kadar sürmüştür. M.Ö. 425-400 yıllarına tarihlenen gümüş bir Kelenderis sikkesinin ön yüzünde şaha kalkmış bir atın üstünde yan oturmuş bir süvari; arka yüzünde ise başını sağa çevirmiş ve diz çökmüş vaziyette bir keçi bulunmaktadır.

Romalılar yöreye hakim olurca, Kelenderis Limanı’ndan önemli ölçüde yararlanılmış ve burası Roma'nın vazgeçilmez bir ticaret şehri olmuştur. Romalılar zamanında kent imar olmuş, şato, saray, su yolları, hamam ve limanı ile mükemmel bir şehir özelliği taşıyordu.

Bizanslılar devrinde de imar olan kent, çağının en güzel ve medenî yörelerinden birisi olmuştur. Yöre 11. yüzyılda Ermenilerin eline geçmiş. 1228 yılında Karamanoğlu Alaeddin Bey’in komutanlarından Ertokuş Bey Kelenderis Kalesi'ni Ermeniler’den alarak buraya doğudan gelen Türkler’i yerleştirmiştir. Gülnar Hatun'a bağlı Oğuz boyları Horasan Bölgesi'nin Merv Kenti'nden göçerek Toroslar’a gelip yerleştikleri için yöremize Gülnar adı verilmişti. 1461 yılında Silifke ve Mut ile birlikte Gülnar da Fatih Sultan Mehmet döneminde, Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlı yönetimine katılmıştır.

Kelenderis adı da değişiyordu. Kalendria, Kelendri, Gelendir, Gilindir derken Gilindire’ye dönüşmüştü. İlçedeki Rumlar mübadele gereği iskeleden kayıklara binerek Kıbrıs üzerinden Yunanistan'a gitmişlerdir. 20'li yıllarda 500 kadar Rum'un Gilindire'de zanaatla uğraştıkları, göçten sonra Gilindire merkezinde çok az bir nüfus kaldığı anlatılmaktadır.

1867 Vilayet Nizamnamesi'nin getirdiği yeni yönetsel bölümlenme uyarınca, İçel Sancağı'nın kazaları şunlardı: Anamur, Mut, Silifke ve merkezi Kilindria olan Gülnar.
Nüfus 1970’li yılların sonuna doğru arttı.1965 yılında da Gilindire adı tarihe karıştı. Kasabanın yeni adı artık Aydıncık oldu. Gülnar İlçesi’ne bağlı bir bucak olan Aydıncık’ta 1972 yılında İskele Belediyesi kuruldu.
Aydıncık 392 Sayılı Kanun'a göre 19 Haziran 1987 tarihinde ilçe oldu. Ayrıca bu kanunla İskele Belediyesi’nin adı da Aydıncık Belediyesi’ne dönüştürüldü.

Bugünkü Aydıncık, bir zamanlar Gülnar İlçesi’nin merkezi olan Gilindire’nin devamıdır.

Ekonomik durumu

Aydıncık'ın ekonomisi tarım ve hayvancılık üzerinedir. Aydıncık'ta tarımsal uğraşlar daha çok, kıyıdaki yerleşim bölgesinde, hayvancılıkla ise yukarı yayla bölgesinde yapılmaktadır. Kıyı kesiminde ilçe halkının %90'ı geçimini tarım ve tarım işçiliğinden sağlamaktadır. İlçede seracılığın 30-35 yıllık bir geçmişi vardır. Yaklaşık (2007 yılı itibariyle) 4700 adet seranın %6’sında domates tarımı yapılmakta, geri kalan %94’ünde ise salatalık ve patlıcan yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Sosyal, kültürel ve Sosyo-Kültürel Durumu

Aydıncık; sosyal, kültürel ve sosyo-kültürel değerler bakımından oldukça zengindir. İlçe merkezinde ve ilçeye bağlı köylerde zaman zaman sosyal ve kültürel etkinlikler düzenlenmektedir.

Sosyal, kültürel ve Sosyo-Kültürel Etkinlikler

İlçe merkezinde her yıl yaz aylarında sosyal, kültürel ve sosyo kültürel etkinlikler düzenlenmektedir. Örneğin Aydıncık Turizm ve Kültür festivali her yıl Temmuz ayında halkın katılımıyla kutlanmaktadır.

Kültür ve Tabiat Varlıkları

İlçe tabiat kültür varlıkları açısından oldukça zengindir. Bu nedenle ilçe, bölgede önemli bir turizm merkezi olmaya adaydır.


Dörtayak Anıtmezarı
İri yarı dört adet ayağı olduğu için, halk tarafından "Dörtayak" diye adlandırılan bir anıtmezardır. Düzgün kesme taşlarla ve harç kullanılmadan yapılmıştır. Tarihin derinliklerinden günümüze sağlam biçimde ulaşan, 8 m. yüksekliğindeki anıtın M.S. 2. yy'da yapıldığı sanılmaktadır. Kaptan Beaufort'un Chelindreh ( eski Kelenderis) limanı haritasında "cenotaph" yani ölüp de başka bir yerde gömülmüş olan bir kişi anısına yaptırılan boş mezar olarak işaretlenmiştir.

Gilindire (Kelenderis) Kalesi
İskelenin güneyinde en üst kısmı denizden yaklaşık 25 m. yüksekliğinde, batıdan doğuya doğru ise yaklaşık 200 m. uzunluğunda bir yarımada üzerindedir.

Romalı iki vali Pison ile Sentius M.S. 19. yy’da bu kalede savaşmışlar. 1226'da Selçuk Türkmenleri’nden Ertokuş Bey ile Çavlı Bey Gilindire Kalesi'ni Ermenilerden alarak buraya doğudan gelen Türkleri yerleştirmiştir.
Pirî Reis (1521) haritasında Kelenderis koyundaki burnun üzerinde bir kale göstermektedir. Cem Sultan, Rodos adasına bu limandan gitmiştir. Kaptan Beaufort (1818) sekizgen bir kuleden ve ortası depremden yıkılmış kale kalıntılarından bahseder, çizdiği Kelenderis limanı haritasında yarımada üzerinde sekizgen planlı bir kule ile yıkık bir şato işaretlenmiştir.

Kilikya limanı ve Gilindire Kalesi ile ilgili ayrıntılı bilgi, J. Carne’nin 1836 yılında yayımlanan “Suriye, Kutsal Toprak, Küçük Asya“ adlı kitabındaki W.H. Bartlett’e ait bir gravürden çıkartılabilir. Bu gravür, bugünkü limana inen yol üzerinden bakılarak çizilmiş ve Kıbrıs'a gidecek bir posta yelkenlisini ve kentin limanı ile buradaki yarımada üzerinde bulunan kalıntıları göstermektedir. Kilikya limanı tasvirinde görülen sur duvarları ve kuleden günümüze sadece surların temel taşları ulaşabilmiştir. Gilindire’nin Gülnar ilçesinin merkezi olduğu yıllarda Kaymakamlık binası bu yarımada üzerindeydi. Yine son yıllara kadar PTT binası da buradaydı.

Roma Hamamı
Hamam M.S. 4.'yy'da ya da M.S 5.'yy'ın ilk yarısında inşa edilmiştir. 1962 yılında eski ve dar olan Mersin- Antalya yolu genişletilirken, hamamın bir kısmı yıkılmıştır.

Kilise ve Tiyatro
Kilisenin 19.yy. yapıldığı sanılmaktadır. Canlı kaynaklardan almış olduğumuz bilgilere göre, Rumlar Gilindire’den göçmeden önce bu kiliseyi kullanıyorlarmış. Tiyatro bölümünde kazısı biten tabakalarda Roma dönemine kadar ulaşılmıştır.

Han Yıkığı
Limana yakın "Hanyıkığı" adı verilen yerde 1992 yılında bir zemin mozaiği bulunmuştur. 7x3=21 m2 olan mozaik Kelenderis kentinin M.S. 5. yy'daki panaroması açısından eşsiz bir örnektir. Mozaik üzerindeki görüntünün 3x3 m.'lik panosunda M.S. 5. yy'daki Kelenderis'in kent manzarası ile içerisinde iki yelkenlinin bulunduğu limanı betimlenmiştir.

Mezarlar
Batı Mezarlığı denilen, Orman işletmesi odun deposuyla Çamlıbel Düğün Salonu arasında kalan bölgede pek çok yeraltı oda mezarları bulunmuştur. Bunun yanında çukur ve tonozlu mezarlar da dikkat çeker. Mezarlarda ele geçen, M.Ö.5 ve 4. yy'lara tarihlenen küp ve amforaların Fenike ve Pers kökenli olarak kabul edilmektedir. Merkez Mahallesi’nde, Mersin- Antalya Karayolu kenarında, Jandarma Karakolu civarında, ayrıca Karaseki Caddesi üzerinde tonozlu mezarlar hâlâ mevcuttur.

Gilindire Mağarası
Aydıncık'ın doğusundaki Gemi Durağı Mevkii’nde 2000 yılında çobanlar tarafından bulunmuştur. Balıkçı teknesiyle bir saatlik yolculuktan sonra varılır. Girişi deniz seviyesinden 46 metre yukarıdadır. Toplam uzunluğu 555 m. olan mağaranın içi, her türden damlataş oluşumları ile kaplıdır. Mağaranın sonunda, genişliği 18-30, uzunluğu 140, tavan yüksekliği 35-40, derinliği 5-47 metre olan büyük göl bulunmaktadır. Gölün kenarında da sarkıt, dikit, sütun ve mağara iğneleri yer almaktadır. Göl deniz ile aynı düzeydedir. Deniz seviyesinden 47 m. daha derin olan ve denizden yatay olarak 240 metre uzakta bulunan gölün ilk 10 m'nde acı su , sonraki derinliklerde de tuzlu su yer almaktadır. Göl içerisinde sıcaklık hemen hemen aynıdır.

Aydıncık-Silifke Karayolu'nun yaklaşık 10. km'den 3 km.'lik bir yol açılmıştır. Maden Teknik Arama (M.T.A), mağaranın aydınlatılması ve iç düzenlemeleri için mimari uygulama projeleri de yapmıştır ve turizme açma çalışmaları devam etmektedir.
****

Kelenderis, Kilindere (Aydıncık)



Kelenderis, Anamur, Silifke ana yolu üzerindeAydıncık’ın yayıldığı yerde, küçük bir koyun batı yanındaki yarımadacıktır. ilçesinde, Kent, Senir dağlarının Akdeniz’e iyice uzantı yaparak oluşturduğu Karabıyık burnu ile doğuda, Susuz Dağın uzantısı olan Davulcu tepelerin uç noktası olan Sancak burnu arasında kalan koyun güneybatısında, doğuya doğru uzanan bir yarımadanın batısına, denizden çok az bir eğimle yükselen alana kurulmuştur.

Yarımadanın güneyi denizden 20 m. kadar yükselir ve sarp yamaçlarıyla doğal bir koruma oluşturur. 

Buradaki kent, İ.Ö. 600 dolaylarında yöreye gelen Samos/Sisam’lı göçmenlerce Hellenleştirilmiştir. Roma egemenliği döneminde, üzerinde “Kelenderiton” (Kelenderislilerin) yazısı bulunan paralar basılmıştır.

İ.Ö. 6.yüzyıldan dan itibaren Kelenderisin tarihi aydınlanmaya baslar. Bu yüzyılda Kelenderis’i Yeni Babil kaynaklarında sözü edilen Pirindu bölgesinin sınırları içerisinde görürüz. İ.Ö.5 ve 4. yüzyıllarda Pers egemenliğine ragmen, Kelenderis tarihinin bildiğimiz en parlak ve aktif dönemi başlar. 5.yüzyıl başlarında, Aegina standartlarında basılan ilk drachmilerin ardından 450 den itibaren Pers standartlarında ancak Grek karakterinde basılmış gümüş straterler, tetroboller ve oboller bilinmektedir.
Aegina standartlarından Pers standartlarına geçişin Kelenderis’in Attik-Delos deniz birliği üyeliğinin bitmesi, birbaşka deyişle, Perslere bağımlılığın artması şeklinde değerlendirilebilinir.

Hellenistik çağ başlarında straterler kaybomuş, bu safhada kentin bağımsız olup olmadığını, yani Seleukosların yada Ptolemaiosların egemenliğine girdiğini gösteren belge ve bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Mısırlıların Akdeniz ticaretini uzun süre kontrolleri altında tuttukları bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, Mısırlıların Orta Dağlık Kilikia’yı işgal etmekten çok buralarda sonradan kentleşen üsler kurdukları bilinmektedir.

Kelenderis İ.Ö. 2.yüzyılda da kendi sikkelerini basmaya devam etmiştir. Erken Roma İmparatorluk Çağından, Domitian zamanına kadar kent hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Bir ara, bölgenin Kommageneli IV. Antiochos’a (İ.S. 38-72) verilmesi sırasında kralın portresi bulunan bronz sikkeler basılmıştır. 

Kelenderis darplı Roma sikkeleri ise Domitian zamanında başlar ve aralıklarla Trajan Decius zamanına kadar devam eder.

İlkçağ kentinden günümüze ulaşan kalıntılardan bazıları şunlardır:
Kemerler üzerine oturtulmuş piramit biçiminde çatısı olan, görkemli anıt mezar, diğer anıtsal mezarların kalıntıları ve lahitler; Bizans dönemine ait bir hamam kalıntısı, bunların dışında da sütun başlığı gibi bazı kalıntı parçaları bulunmaktadır.
Kentteki, Pramidal çatılı mezar anıtının büyük bir olasılıkla İ.S. 2.yüzyıl sonlarına ait olduğu sanılmaktadır.

Limanın 50 m. batısında bulunan hamam, biraz daha geç bir tarihte yapılmıştır. Bunun gibi, limanın güneyindeki yarımadanın bir kısmını cevreleyen surlar, birkaç sarnıç, su yolu, theatron, gibi kalıntılar da geç Roma çağına ait yapılardır.

Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Zoroğlu’nun başkanlığında yürütülen Kelenderis kazıları çerçevesinde, 2005 yılında Aydıncık ilçesi balıkçı barınağında taş bloklar görülmüş ve 2006 yılında ise yapılan sualtı kazısında, iskelesinin güney zemininde, yaklaşık 25m uzunluk ve 5m genişlikte antik Kelenderis iskelesinin temelini oluşturan bir yapı kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. 
Ek Bilgi: (Kaynak: Sanatajansı.com)

Levent Zoroğlu yaptığı açıklamada, 1987 yılından itibaren yürütülen Kelenderis antik kentindeki kazılarda, bugüne kadar Akropol, Agora ve tiyatro gibi kalıntıların ortaya çıkarıldığını, alandaki en önemli bulgunun ise 1989′da ortaya çıkarılan Kelenderis Mozaiği olduğunu söyledi.

 
Mozaiğin üzerinde Kelenderis Antik Kentinin resmedildiğini ve dünyada bir eşinin daha bulunmadığını anlatan Zoroğlu, “Mozaiğin, bin 500 yıl önce yapıldığını tahmin ediyoruz. Han yıkığı diye adlandırılan Kelenderis mozaiği dünyanın en önemli mozaikleri arasında bulunuyor. Çünkü mozaiğin üzerinde bugüne kadar bulunan mozaiklerde olmayan manzara var. Bu resmin, Aydıncık’taki antik kent olduğunu savunuyoruz” dedi.

Yaklaşık 12 metre uzunluğunda, 3.20 metre genişliğindeki zemin mozaiğinin 3×3 metrelik panosunda, Kelenderis’in kent manzarası ile içinde iki yelkenlinin bulunduğu limanın betimlemesi bulunduğunu vurgulayan Zoroğlu, panoda ayrıca Roma hamamı, çeşitli antrepolar, limana bakan tarafında ise başka yapıların yer aldığını söyledi.


Mozaiğin diğer kalıntıların ortaya çıkarılmasında da kılavuzluk yaptığını belirten Zoroğlu, “Mozaik üzerinde bulunan resimlerden yola çıkarak, limanın bulunduğu yerde bir yarım ada, bir tersane kalıntısı ve bir de kemerli yapı bulduk. Mozaiği inceleyerek, antik kentteki kalıntıları ortaya çıkarmaya çalışıyoruz” dedi.


Kazılar neticesinde yörede 5 bin yıl öncesine dair yaşam izlerinin bulunduğunu anlatan Zoroğlu, mozaik üzerinde bulunan tersanenin ise Anadolu’daki en eski tersanesi olduğunu belirlediklerini söyledi.


Osmanlılar döneminde Kelenderis’ten türetilmiş, “Gilindire” olarak adlandırılan ve Kıbrıs’a kapı olan kentin, zamanın en işlek liman şehri olduğuna dikkati çeken Zoroğlu, yapılan çalışmalarla ilgili olarak bir kitap, 30′a yakın makale yayınladıklarını, ayrıca yurt içi ve dışında çok sayıda konferanslar düzenlediklerini söyledi.


Levent Zoroğlu, Kelenderis Mozaiğinin bakanlıktan alınan ödenekle üzerinin ahşap korumayla kapatıldığını ve bir bekçi nezaretinde Aydıncık Limanında sergilenmeye başladığını kaydetti.


Zoroğlu, kentin tamamıyla gün yüzüne çıkması, kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması ve çevre düzenlemesinin yapılmasıyla Doğu Akdeniz’in turizmine önemli katkı sağlayacağını belirterek, bu yılki çalışmaların ise önümüzdeki günlerde başlayacağını ifade etti.


Çalışmaların daha kapsamlı yürütülebilmesi için sponsor desteği beklediklerini de kaydeden Zoroğlu, çalışmalara katılacak 50 kişilik ekipte, ODTÜ ve Doğu Akdeniz Üniversitesinden su altı araştırma gruplarının bulunduğunu da sözlerine ekledi.

Kelenderis, Kilindere (Aydıncık)

******

Kelenderis Antik Kenti Restore Ediliyor

Mersin'deki Kelenderis antik kentinde restorasyon ve kazı çalışmaları tekrar başladı.

Yayına Giriş: 04.10.2010 16:12:38


Mersin'in Aydıncık ilçesi yakınında 3 bin yıllık Kelenderis Antik Kenti'ne ait kalıntılar, 23 yıl önce başlayan kazı çalışmalarıyla bulunmuştu. 
Kelenderis antik kentinde kazılar şu anda da devam ediyor. Bu yılki çalışmalarda, restorasyon ve çevre düzenlemelerine ağırlık veriliyor.

Antik dönemde mahkeme salonu olarak kullanılan daha sonraki dönemlerde kiliseye çevrilen Agora Bazilikası ait devrilmiş sütunlar yerlerine dikiliyor.


Restorasyon çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Zoroğlu, "Burada 8 tane tam ve yarım sütun yerlerine dikilerek yapıya hem geçmişiyle ilgili hem de günümüzde bir görsellik kazandırıldı" dedi.

Kazı çalışmaları, yerli ve yabancılardan oluşan bir ekip tarafından yürütülüyor.
Buluntular, tarihi Milattan Önce 8. yüzyıla kadar uzanan antik Kelenderis'in Akdeniz kıyısında önemli bir liman kenti olduğunu gösteriyor.

****************

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Free Hit Counter