BURSA - Bursa Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi işbirliği ile hayata geçirilen Türkiye’nin ilk arkeoparkı için geri sayım başladı. Akçalar Aktopraklık mevkiinde yaklaşık 7 yıl önce başlanan kazılara son 1,5 yıldır aktif destek veren Bursa Büyükşehir Belediyesi, sadece Bursa ve Türkiye için değil tüm insanlık için çok önemli bilgiler barındıran Arkeoparkı, önümüzdeki yaz ziyarete açmayı planlıyor.
Akçalar’daki kazı alanında her yıl ortalama 2,5 ay süren arkeolojik kazıların bu yılki bölümü tamamlandı. Bölgeyi ziyaret ederek hem bu dönemde elde edilen bulguları inceleyen hem de kazı Başkanı Doç. Dr. Necmi Karul’dan bilgi alan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, “Bursa şehir merkezinin yaklaşık 3 bin 500 yıllık bir tarihi olduğunu biliyorduk. Burada sürdürülen çalışmalar sayesinde öğrendik ki Bursa aslında 8 bin 500 yıllık tarihi birikimi olan bir kent. Üstelik modern yaşama geçiş konusundaki öncü kimliği sadece bizim bildiğimiz dönemlerle sınırlı değil, bundan birlerce yıl önce de Bursa ilk yerleşim merkezlerinin kurulduğu, ilk medeniyetlerin oluştuğu bir yer” dedi.
Arkeopark alanında 8 bin 500 yıllık zaman dilimine ait yaşam kesitleri oluşturulacağını da ifade eden Başkan Altepe, “8 bin 500 yıl öncesinin Taş Devri ve Bakır Çağı dönemi ile daha yakın tarihlere ilişkin yerleşim canlandırmaları oluşturuluyor. O günkü yaşam tarzları, evler ve diğer yaşam alanları canlandırılıyor. İnsanların öğreneceği, ders alacağı, ibret alacağı her şey burada var” diye konuştu.
Arkeolojik canlandırmalar
Park alanı içerisinde 8 bin 500 yıl önceki Taş Devri’ne (Neolitik dönem) ve 7 bin 500 yıl önceki Bakır Devrine (Kalkolitik Dönem) ait yerleşim alanları oluşturuluyor. Binlerce yıl öncesinin evleri, oturma kısımlarından avluya ve yemek pişirme yerlerine kadar pek çok noktasında aslına uygun biçimde donatılıyor. Ayrıca, günümüz geleneksel mimari özelliklerini taşıyan bir yerleşim alanı da oluşturularak ziyaretçilerin adeta bir zaman yolculuğu yapması sağlanacak. Proje kapsamında, kazılarda elde edilen buluntuların kopyaları da çıkarılarak, Arkeopark damgasıyla turizme kazandırılacak.
Çevreci bina
Kazı alanında yılın belli dönemlerinde kazı yapılabildiğini hatırlatan Başkan Altepe, kazı süresinin dışında önümüzdeki kış mevsimi boyunca proje kapsamındaki; başta peyzaj olmak üzere diğer yapım ve düzenlemelerin yapılacağını kaydetti. Başkan Altepe, “Sergilerin, eğitim faaliyetlerinin, konferansların yapılacağı binayı yapacağız. Yeşil Bursa’ya yakışır, Leed sertifikalı, çevreci bir yapı olacak. Kültür Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi işbirliği ile Türkiye’nin ilk arkeoparkı oluşacak. Buranın çevresi çok önemli yerleşimlerle örülü. Ayvaini Mağarası’ndan Gölyazı’ya kadar pek çok değerli nokta var. İleride bunlar arasında bir bağ da kurarak farklı turizm olgularını bir araya getireceğiz” dedi.
Otoban bağlantısı
Önümüzdeki yıllarda bölgeden geçecek İstanbul-İzmir otobanından Arkeoparka giriş sağlanması için ilgili bakanlıklar nezdinde girişimlerde bulunacaklarını da ifade eden Başkan Altepe, sadece Türkiye’de değil dünyada tek olacak projenin halkla buluşacağı tarihi de açıkladı. Başkan Altepe; “Önümüzdeki yaz açmayı hedefliyoruz. Onun için biz kış mevsiminde de çalışmaya devam edeceğiz. İnsanlarla bu verileri paylaşmak istiyoruz. Başta Doç. Dr. Necmi Karul olmak üzere İstanbul Üniversitesi’ne ve diğer ilgililere teşekkür ediyoruz. Böyle bir çalışmaya Büyükşehir Belediyesi olarak katılmış olmaktan mutluyuz” şeklinde konuştu.
Arkeopark projesi Kültür Bakanlığı’ndan belediye adına tescil edilecek. Yerel yönetimlerin doğrudan içinde bulunacağı tarih öncesi döneme ait Arkeoparkta insanlık tarihinin binlerce yıllık geçmişine ait izler tüm insanlığa hizmet edecek.
8 bin yıllık infaz kuşkusu
Doç. Dr. Karul, sezonun en ilginç bulgusunun ise, yerleşim merkezinin ortasında, büyük olasılıkla kurban edilmiş, elleri arkadan bağlı 2 yetişkin ve 3 çocuk iskeleti olduğunu söyledi. İskeletlerle ilgili DNA ve karbon 14 analizlerinin yapılacağını ifade eden Karul, “Bugün kesin bir yargıya varmak güç. Ancak analiz sonuçları bize net bilgileri verecektir. Bulgular, burada yaşayan insanların inanç sistemlerinden, değer yargılarına ya da ekonomik ilişkilerine kadar pek çok konuda fikir verecektir” dedi.
Toplanan örnekler analiz için, Almanya Johannes Gutenberg Üniversitesi Paleogenetik Enstitüsü’ne gönderildi.
Roma çiftliği
Bu sezon Aktopraklık’ta açığa çıkarılan önemli kalıntılardan biri de Roma çiftliği. Çiflikteki arkeolojik kazıları yürüten Viyana Arkeoloji Enstitüsü’nden uzmanlar yoğun biçimde zeytinyağı üretildiğine dair bulgular elde ettiklerini kaydettiler.
Zamanda yolculuk okulu..
Doç. Dr. Karul, yerli, yabancı 12 üniversiteden uzmanların katılımı ile yürütülen kazıların ortalama 10-15 yıl daha sürebileceğini bildirdi. Karul, hedeflerinin burada sadece arkeolojik kazılar yapmak olmadığını, alanı bir arkeoloji okuluna dönüştürmek istediklerini belirtti. Bu amaçla özgün kalıntıların yerinde teşhir edildiği bir açık hava müzesi, tarih öncesi ve geleneksel köy canlandırmaları, deneysel uygulamaların yapıldığı atölyeler gibi kapsamlı bir proje hayata geçirilmeyi bekliyor.
Başkan Altepe’nin Arkeopark incelemeleri sırasında; Genel Sekreter Yardımcısı Bayram Vardar, Projeler Koordinatörü Aziz Elbas, Başkan Danışmanı Taha Aydın ve bazı bürokratlar da yer aldı.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Aktopraklık kazılarını yürüten ekibin başkanı Doç. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 8 yıl önce başlayan kazıların bu yılki bölümüne 10 Temmuz'da başladıkları ve 23 Eylül itibarıyla sonlandırdıklarını kaydetti.
Karul, 8 bin 500 yıllık tarihi geçmişi bulunan bölgede bu yıl çalışmaların MÖ 5700 yıllara ait tabakada yoğunlaştıklarını ifade eden Karul, bölgedeki yerleşim düzeninin dairesel şekilde olduğunu belirlediklerini anlattı.
Yeni yapı kalıntıları bulduklarını vurgulayan Karul, ''Bunlardan birisi oldukça iyi korunmuş. Kerpiç duvarları, korunmuş ocakları ve ahşap tavanlarına kadar doğal bir buluntu ortaya çıkarıldı'' dedi.
Yerleşim biriminin tam merkezinde bu yıl da oldukça farklı pozisyonlarda iskeletlere ulaştıklarına dikkati çeken Karul, şöyle konuştu:
''Dairesel şeklindeki yerleşim biriminin tam merkezinde küçük bir avlu, mezarlık gibi kullanılmış. Buradaki toplu denilebilecek mezarlara birkaç metre aralıklarla 3 gömüye ulaştık. Alışagelmemiş gömüler, oldukça dikkati çekici. Özellikle avluda olmaları ilginç, çok farklılar. Bu dönemlere ait yapılan kazılarda iskeletler, genellikle, çocuğun anne rahmindeki duruş pozisyonunda bulunuyorlar. Bizim bulduğumuz gömülerden biri dikine, diğer ikisi ise yüzüstü kapaklanmış şekilde.''
Mezar hediyeleri de yok
Bu iskeletleri farklı kılan diğer bir konunun da ''mezar hediyeleri''nin bulunmaması olduğunu belirten Karul, ''Bu dönemin kazılarında iskeletler, bazı eşyaları ve kullandığı takılarla gömülmüş şekilde ortaya çıkıyor. Genelde çanak, kolye gibi eşyalarla gömülüyorlar. Bu 3 iskelet ise mezar hediyesi olarak nitelendirilen takılar ve eşyalar olmadan gömülmüş'' dedi.
Mezar hediyeleri bırakılmadan gömülenlere ait farklı pozisyonlardaki iskeletlerin titizlikle çıkarıldığını vurgulayan Karul, bu gömülere ait detaylı incelemelerin devam ettiğini bildirdi.
'Domuz bağı' ile bağlanmış gibi pozisyonda iskelet
Kazıların geçen yılki bölümünde, ''domuz bağı'' ile bağlanmış gibi pozisyonda iskelete ulaştıklarını hatırlatan Karul, şunları kaydetti:
''Elleri arkadan bağlı 2 yetişkin ve 3 çocuğun iskeletine ulaşmıştık. Çocuklardan birinin domuz bağı ile bağlanmış gibi durması ilgimizi çekmişti. Bu iskeletler ile yeni bulunanlara birbirlerine yakın ulaşıldı. Akıllara bazı sorular geliyor. İskeletlere bu şekilde rastlanması neyi ifade eder? Geçen yıl bulunanla birlikte iskeletlerde yapılan araştırmalarda, kemiklere ulaşan yaralanma veya ölüme yol açacak iz bulunamadı. Yine de kurban töreninden veya herhangi bir nedenden öldürülmüş olabileceğini düşünebiliriz. Organize kavgaya girdiklerini gösteren bir veri yok. Organize kavganın olmadığı bir dönemde bu şekilde iskeletler bulunması çok ilginç. Hepsinin konumu, birkaç metre uzakta olsa da yerleşimin tam merkezinde olmaları dikkati çekici. Özellikle burayla getirildikleri kurban ya da infaz edildiklerini düşündürüyor.''
Buluntuları dünya tartışıyor
Karul, Aktopraklık'ta ortaya çıkarılan buluntulara ait bilgilerin, proje ortakları olan yurt dışından 9 üniversiteyle paylaşıldığını dile getirerek, ''Avusturya, İrlanda ve Almanya gibi dünyanın değişik farklı bölgelerindeki 9 ülkenin üniversiteleriyle ortak çalışıyoruz. Bilgi alışverişi devam ediyor. Bu yıl da yabancı meslektaşlarımız geldiler, bilgi alışverişi yapıldı'' dedi.
Arkeolojik kazılarda oluşturulan, ortaya çıkarılan veriler birleştiğinde net sonuçlara ulaşılabildiğini belirten Karul, çalışmaların devam ettiğini, özellikle iskeletlere ait net verilerin elde edilmeye çalışıldığını sözlerine ekledi.
Arkeopark hedefi
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ise Bursa'nın 8 bin 500 yıllık tarihi birikime sahip bir kent olduğunu belirterek, Aktopraklık'taki kazıların,ortaya çıkan buluntularıyla tarih öncesine ışık tuttuğunu söyledi.
Farklı pozisyonlarda bulunan iskeletleri dünyanın tartışacağını belirten Altepe, şunları kaydetti:
''Bu iskeletler, Bursa'dan dünyaya çok önemli tarihi bilgiler aktaracak. Amacımız, burada bir arkeoprak oluşturmak. Arkeopark, Avrupa'nın en önemli tarih öncesi parkı olacak. Aktopraklık ve arkeopark, Bursa turizminde önemli rol oynayacak. Bu konuda Necmi Karul ile birlikte çalışmalarımız sürüyor. Park içinde dönemin evlerini yansıtan müzeler de olacak.''
Karul, 8 bin 500 yıllık tarihi geçmişi bulunan bölgede bu yıl çalışmaların MÖ 5700 yıllara ait tabakada yoğunlaştıklarını ifade eden Karul, bölgedeki yerleşim düzeninin dairesel şekilde olduğunu belirlediklerini anlattı.
Yeni yapı kalıntıları bulduklarını vurgulayan Karul, ''Bunlardan birisi oldukça iyi korunmuş. Kerpiç duvarları, korunmuş ocakları ve ahşap tavanlarına kadar doğal bir buluntu ortaya çıkarıldı'' dedi.
Yerleşim biriminin tam merkezinde bu yıl da oldukça farklı pozisyonlarda iskeletlere ulaştıklarına dikkati çeken Karul, şöyle konuştu:
''Dairesel şeklindeki yerleşim biriminin tam merkezinde küçük bir avlu, mezarlık gibi kullanılmış. Buradaki toplu denilebilecek mezarlara birkaç metre aralıklarla 3 gömüye ulaştık. Alışagelmemiş gömüler, oldukça dikkati çekici. Özellikle avluda olmaları ilginç, çok farklılar. Bu dönemlere ait yapılan kazılarda iskeletler, genellikle, çocuğun anne rahmindeki duruş pozisyonunda bulunuyorlar. Bizim bulduğumuz gömülerden biri dikine, diğer ikisi ise yüzüstü kapaklanmış şekilde.''
Mezar hediyeleri de yok
Bu iskeletleri farklı kılan diğer bir konunun da ''mezar hediyeleri''nin bulunmaması olduğunu belirten Karul, ''Bu dönemin kazılarında iskeletler, bazı eşyaları ve kullandığı takılarla gömülmüş şekilde ortaya çıkıyor. Genelde çanak, kolye gibi eşyalarla gömülüyorlar. Bu 3 iskelet ise mezar hediyesi olarak nitelendirilen takılar ve eşyalar olmadan gömülmüş'' dedi.
Mezar hediyeleri bırakılmadan gömülenlere ait farklı pozisyonlardaki iskeletlerin titizlikle çıkarıldığını vurgulayan Karul, bu gömülere ait detaylı incelemelerin devam ettiğini bildirdi.
'Domuz bağı' ile bağlanmış gibi pozisyonda iskelet
Kazıların geçen yılki bölümünde, ''domuz bağı'' ile bağlanmış gibi pozisyonda iskelete ulaştıklarını hatırlatan Karul, şunları kaydetti:
''Elleri arkadan bağlı 2 yetişkin ve 3 çocuğun iskeletine ulaşmıştık. Çocuklardan birinin domuz bağı ile bağlanmış gibi durması ilgimizi çekmişti. Bu iskeletler ile yeni bulunanlara birbirlerine yakın ulaşıldı. Akıllara bazı sorular geliyor. İskeletlere bu şekilde rastlanması neyi ifade eder? Geçen yıl bulunanla birlikte iskeletlerde yapılan araştırmalarda, kemiklere ulaşan yaralanma veya ölüme yol açacak iz bulunamadı. Yine de kurban töreninden veya herhangi bir nedenden öldürülmüş olabileceğini düşünebiliriz. Organize kavgaya girdiklerini gösteren bir veri yok. Organize kavganın olmadığı bir dönemde bu şekilde iskeletler bulunması çok ilginç. Hepsinin konumu, birkaç metre uzakta olsa da yerleşimin tam merkezinde olmaları dikkati çekici. Özellikle burayla getirildikleri kurban ya da infaz edildiklerini düşündürüyor.''
Buluntuları dünya tartışıyor
Karul, Aktopraklık'ta ortaya çıkarılan buluntulara ait bilgilerin, proje ortakları olan yurt dışından 9 üniversiteyle paylaşıldığını dile getirerek, ''Avusturya, İrlanda ve Almanya gibi dünyanın değişik farklı bölgelerindeki 9 ülkenin üniversiteleriyle ortak çalışıyoruz. Bilgi alışverişi devam ediyor. Bu yıl da yabancı meslektaşlarımız geldiler, bilgi alışverişi yapıldı'' dedi.
Arkeolojik kazılarda oluşturulan, ortaya çıkarılan veriler birleştiğinde net sonuçlara ulaşılabildiğini belirten Karul, çalışmaların devam ettiğini, özellikle iskeletlere ait net verilerin elde edilmeye çalışıldığını sözlerine ekledi.
Arkeopark hedefi
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ise Bursa'nın 8 bin 500 yıllık tarihi birikime sahip bir kent olduğunu belirterek, Aktopraklık'taki kazıların,ortaya çıkan buluntularıyla tarih öncesine ışık tuttuğunu söyledi.
Farklı pozisyonlarda bulunan iskeletleri dünyanın tartışacağını belirten Altepe, şunları kaydetti:
''Bu iskeletler, Bursa'dan dünyaya çok önemli tarihi bilgiler aktaracak. Amacımız, burada bir arkeoprak oluşturmak. Arkeopark, Avrupa'nın en önemli tarih öncesi parkı olacak. Aktopraklık ve arkeopark, Bursa turizminde önemli rol oynayacak. Bu konuda Necmi Karul ile birlikte çalışmalarımız sürüyor. Park içinde dönemin evlerini yansıtan müzeler de olacak.''
http://www.bursa.bel.tr/?bolum=haber&id=4282
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder