TAPURELİ KÖYÜ
Köyün adı arazinin yapısından kaynaklanmaktadır.
Köy, taşlık ve kayalık bir alanda kuruludur. Eskiden bu yerlere “tapır” denildiği için günümüze kadar taşlık kayalık yer anlamında “Tapureli” denmiştir.
İçel Tarihi’nde köyün ilk adı Tahtalı’dır. Köyü kuran, 1800’lü yıllarda Gök Ali adında bir Türkmen beyidir. Erdemli’nin büyük köylerinden biri olan Tapureli köyü adeta tarih yatağı gibidir. Çevre enlemesi yapılırsa bölge turizm açısından önemli bir merkez haline gelebilir.
Denizden 1050 m yüksekliktedir.
Köy, Roma ve Bizans döneminden kalma harabelerle doludur. Bozalan ve Kestel mevkiinde bulunan kale, mezarlar, su sarnıçları, lahitler, kaya mezarları, kabartma heykeller görülmeye değer eserlerdir.
TAPURELİ ÖRENYERİ
Ayaş Beldesinin 24 km. kuzeyinde bulunan Tabureli Köyü’ne uzaklığı 3 km. dir. Gavurburnu Nehri antik yerleşimin eteklerinden geçmektedir. Çalılıkların ve ağaçların altında kaldığından zor gezilebilmektedir. Tarihi Helenistik döneme kadar gitmektedir. Yamacın bir kısmında sık aralıklarla evler dizilidir. İki tane kaya kabartması bulunmaktadır.
Yine Roma dönemine ait mezar yapılarına rastlamak mümkündür. Nekropol alanı güney yamçta yer almaktadır. Lahitler, mezar odaları bu nekropol alanı içerisinde yer alan mezar tipleridir. Yerleşimin çekirdek kısmında kısmen evler ile köy sınırının kenarında 5 tane Erken Bizans dönemine ait kilise yer almaktadır.
Doğudaki sivri bir tepe üzerinde yer alan bazilikal planlı kilise, Narheksi ve avlusu ile birlikte Kilise A olarak adlandırılmaktadır.
Hemen kayanın yamacına doğru daha büyük bir kilise vardır. Avlusu daha büyüktür. Bu da Kilise B olarak adlandırılmaktadır. Kilisenin apsisinin iki yanında yan odalar yer almakta, Kuzey yamaçta ise yine iki tane Kilise C ve D yer almaktadır.
Yine bir grup ev yapısı ve bir tane de Villa Rustica olabilecek bir yapı bulunmaktadır.
***
HARİTADA BULUNUZ
Ali Mavi
Arkeo-Sev Gönüllü Rehberi
KÜSTÜLLÜ - ÜÇAYAK ÖREN YERİ
Bölgemizde Roma Egemenliği İ.Ö. 60’larda başlamış ve bayındırlık çalışmaları ise II. yüzyılda en yüksek düzeyine ulaşmıştır.
Üçayak ören yerindeki Villa Rustika (çiftlik evi) bölgemizdeki Roma döneminden kalma en sağlam ve ilginç özellikler taşıyan yapıdır.
Çevresindeki tarım arazisinin ortasında yer alan üç katlı yapının oldukça görkemli giriş kapısı, kuzeyindeki balkon konsolları, batısındaki tuvaleti ve taşlardan oyularak oluşturulmuş gideri, fosseptik bağlantısı, çatısındaki yağmur suyunu güneyindeki büyük sarnıca aktaran taştan yapılmış boru ve kemerli sistemi ile Roma villa rustikasının günümüze kalmış çok önemli bir örneğidir.
Ayrıca depoları, şarap yapım yerleri, büyük hacimli sarnıçları v.b. yapı kalıntılarıyla yüzlerce kölenin çalıştırıldığı büyük ölçekli tarımsal üretim yapılan bir latifundia örneği görmekteyiz.
YENİYURT KALESİ
Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait yapı kalıntılarının yan yana bulunduğu bir kaledir. Batısından geçen Lamas çayı ve Akdeniz kıyısını iç bölgelere bağlayan tarihsel yollardan birini gören yol üzerindedir.
Bu yolu koruyan garnizon kalelerinden biri olabilir.
TAPURELİ ÖREN YERİ
Lamas vadisinin derin uçurumlu doğu kıyısındaki bir tepenin üzerinde ve yamaçlarında kurulmuş Helenistik, Roma ve Bizans kalıntılarının bir arada olduğu, oldukça görkemli yapı ve çok iri boyutlu sütun kalıntılarını, kaya kabartmaları ve işaretlerini barındıran, yazık ki çoğu bölümlerini ağaç ve çalılıkların örttüğü çok önemli ve görkemli bir kent kalıntısıdır.
Çok geniş olmayan bir yerleşim alanında 5 ayrı kilise kalıntısının bulunması, buranın ilk çağlardan başlayarak bir kutsal yer, dinsel bir merkez olarak işlev gördüğü izlenimi vermektedir.
Sadece bitkilerin örtemediği, yüzeyde görülebilen kadarıyla bile çok görkemli bir kent kalıntısı olduğu anlaşılan Tapureli ören yerinde kapsamlı bir yüzey temizliği ve araştırması yapılması çok yararlı olacaktır.
***
Toroslar'ın doğu kısmına doğru olan, Mersin sınırları içindeki bölüme "Klikya" denir. Zaman zaman sınırları değişmiştir tarihte.
Klikya iki coğrafi bölgeye ayrılır: Silifke'deki Göksu'dan Erdemli'ye yakın Lamos Çayı'na kadarki kısmına Taşlık Klikya, Lamos Çayı'ndan Adana'ya kadarki kısmına ise Ovalık Klikya denir.Tabureli, Taşlık Klikya'da yer alır ve gezi programlarında hiç rastlanmayan, adı fazla duyulmayan, defineciler dışında pek bilinmeyen, Geç Roma ve Bizans dönemlerine ait çok önemli bir antik kenttir. Ve öylesine bir antik kenttir ki, bizim yerliler için demiyorum ama bir Avrupalı turist gezmekle bir günde bitiremez. Kiliseler, bazilikalar var duvarları hala ayakta, üstü örtülüp, içinde konaklanabilir.
Üzeri 2-3 metrelik taşlarla kapatılmış su sarnıçları vardır; o taşları nasıl tutturduklarına hayret edersiniz. Nasıl bir ustalık ki o büyük kütleleleri birbirine böylesine sıkı bir şekilde kilitleyebilmişler!
Antik yolda yürürken binlerce yıl önceki Romalılarla, Bizanslılarla yanyana yürüdüğünüzü hissedeceksiniz.
Kapı sövelerindeki, sütun başlıklarındaki, lahit kapaklarındaki ve kaya mezarları girişlerinde bulunan sütunlardaki bezemeleri, rozetleri seyretmeye doyamaz insan. Yine bir tapınak kapısı olduğu anlaşılan sövedeki, Atena'ya ait kalkan, Zeus'a ait şimşek ve Herakles'e ait lobut kabartmaları hiç bozulmamış şekilde görülebilmektedir. Antik şehrin ortasındaki bir kayada nöbet beklermiş gibi duran iki Romalı asker rölyefi, biraz yıpranmış ama görkemini hala koruyor. Askerce duruşları, bir gücü anlatmaya yeterlidir.
Tabureli'ni gezmenin bazı zorlukları da var. Bu yüzden yöreyi iyi bilen birine ihtiyaç duyulmaktadır. Antik şehrin bulunduğu ve adına "Gavur Tepesi" denen üç tepe hiçbir yerde hiç karşılaşamayacağınız kadar yaşlı, pırnal ve meşe ağaçlarıyla kaplıdır. Bu yüzden tarihi eserleri bulabilmek bayağı zordur.
Bütün zorluklara karşın Tabureli ören yerinde gezmek size büyük bir haz verecek ve tarihi doya doya yaşayacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder