Sayfalar

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Soli/Pompeiopolis (Mersin) Kazı Raporları


Mersin’in 11 km batısındaki bu liman kenti, Soli Höyük’ten ve Pompeiopolis adında bir Roma kentinden oluşur. Höyük Tunç Çağından itibaren iskan edilmiş ve MÖ 8. yüzyıldan itibaren Rodoslu koloniciler buraya yerleşmiştir. Kent MÖ 67 yılına kadar Soloi adını taşımış, bu tarihte Pompei’nin korsanları buraya yerleştirmesiyle onun adıyla anılmaya başlanmıştır. Kazılar Kültür ve Turizm Bakanlığı, Mersin Müzesi ve Mersin Üniversitesi işbirliğinde ve Remzi Yağcı’nın yürütücülüğünde gerçekleştirilmektedir.


2005

Roma kentinde, sütunlu caddedeki çalışmalara devam edilmiştir. Kentin maruz kaldığı taş çalmalara ve depremlere karşın günümüze ulaşabilmiş tüm mimari parçalar ölçülmüştür. Önceki yıllarda ortaya çıkarılmış olan anıtsal heykeller restore edilerek Mersin Müzesi’ne taşınmıştır. Bunlar çoğunlukla florid tarzındadır ve Geç Antik Çağdan sonra gömüldükleri anlaşılmaktadır. Bu yıl, bu türde bir anıtsal heykel değil fakat, revağın bir bölümünde Bizans Dönemine ait bir opus sectile mozaik parçası ortaya çıkarılmıştır.

Höyük üzerinde yer alan açmalardaki çalışmalara da devam edilmiş ve daha çok derin stratigrafik sondaj alanlarına yoğunlaşılmıştır. Arkaik ve sonraki Yunan şehirlerinin surları Roma Döneminde yıkılmıştır; ayrıca bölgedeki diğer yerleşimlerde de olduğu gibi, Geç Tunç Çağının sonunda yeniden bir yıkım olduğuna dair kanıtlar mevcuttur. Açmalardan birinde Tarsus’taki Asur kalıntılarının benzerleri ortaya çıkarılmıştır; bunlar arasında büyük taş yapılar ve Beyaz Astarlı IV  keramikler de vardır. Ayrıca Arkaik Döneme ait, sfenks motifli bir de kurs bulunmuştur.

Hitit Dönemine ait tabakalar en iyi doğu yamaçta yapılan sondajlarda anlaşılmaktadır. Çanak çömlekler ve diğer buluntular standart Hitit tarzındadır; aralarında maden eritme kapları, diğer endüstriyel malzemeler ve bir kap üzerinde ince bir mühür baskı vardır. Ayrıca geçen sene de olduğu gibi çok miktarda ithal Kıbrıs keramiği ile Geç Helenistik IIIC keramikleri bulunmuştur.

-----

2006

Doç. Dr Remzi Yağcı bu raporu gönderdi.

Sütunlu cadde

Bu yıl yapılan çalışmaların başlıca amacı: 2005 kazı sezonunda E-F41 plan karelerinde açığa çıkarılan opus sectile tabanın E-F serisinde genişletilerek sütunlu caddenin M.S. VI. yüzyıldaki kullanımını, özellikle de F41 açmasında açığa çıkarılan mimari yapılanmanın Sütunlu Caddenin orijinal mimarisi ile bağlantılı olup olmadığını anlamaktı. Bir diğeri ise, ileri yıllarda yapılacak olan mimari restorasyon için veri (kazı, çizim ve belgeleme) toplamak olmuştur. Bu amaçla cadde boyunca belirlenen plan karelerde çalışılmıştır.

2005 kazı sezonunda E-F41 açmasında bulunan Erken Bizans Dönemi opus sectilesinin kesin olarak tarihlenebilmesi ve mimari kontekstinin açığa çıkarılması amacı ile E-F39 ve E-F40 plan karelerinde kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

Özellikle F serisinde bulunan mimari kalıntıların Sütunlu Cadde’nin Bizans Döneminde de etkin bir kullanım gördüğüne işaret etmektedir.

Antik Roma dükkânlarının giriş kapıları Bizans Dönemi’nde içleri örülerek daha geniş mekânlar oluşturulduğu anlaşılmaktadır.

525 (terminus post quem) yıllarında yaşanan deprem sonucunda mekân (olasılıkla dükkân) duvarlarının yıkıldığı anlaşılmaktadır. İleride açılması planlanan dükkânlar şimdiki durumda caddenin doğusundan geçen yolun altında kalmıştır.

Bu mimari yapılanmanın altında E-F41 açması ile benzerlik gösteren opus sectile ye 5.55 m. kodunda ulaşılmıştır. Restorasyon ekibi tarafından temizliği yapılan tabanın fotoğraflarının çekimi ve mimari çizim çalışmalarının tamamlanmasından sonra ileride teşhir edilmek üzere jeotekstil ile örtülerek koruma altına alınmıştır (Res. 1).

Arkeolojik verilere göre: Soli/Pompeiopolis sütunlu caddesinde (cardo maximus) deprem olana değin geometrik ve figürlü mozaik ile çok renkli ve geometrik (üçgen, çokgen ve dairesel) bezemeli opus sectile taban döşemesi eşzamanlı kullanılmıştır.




Res. 1: Opus sectile taban

C20-21 açmalarda kazılarla sütunlu caddenin restorasyonuna yönelik olarak mimari parçaların açığa çıkarılması amaçlanmıştır. Kazı çalışmaları sonucunda caddenin bu plan karelerde Roma Dönemi blokajının geç dönemde tahrip edildiği ve açılan bu tahrip çukuru içerisinde mimari parçaların bulunduğu gözlemlenmiştir.

C48 açmasında, önceki yıllarda bulunan ve Mersin Müzesine teslim edilen mermer heykellerin eksik parçalarını bulabilmek amacı ile kazı çalışmalarına 5 x 5 m. ölçülerindeki alanda 5.38 m. seviyesinden başlamıştır. 4.65 m. seviyesinde mermer bir heykele ait, elinde phiale tutan bir el parçası bulunmuştur.

D20 plan karesinde doğu portikoya ait stylobatı açığa çıkarmak amacıyla kazı çalışmalarına (5 x 3m. ölçülerindeki bir alanda) başlanmıştır.

5.33 m. seviyesinden başlanan kazı çalışmaları sonucunda doğu portikoya geçişi sağlayan basamaklar bulunmuştur. Ayrıca Bizans döneminde şehre su sağlayan künk sıralarının da stylobat üzerine inşa edildiği gözlenmiştir. D20 açmasının kazı çalışmalarına 4.32 m. seviyesinde son verilmiştir (Res. 2).






Res. 2: D20'da stylobat ve su sağlayan künk


Soli Höyük

2006 Soli Höyük kazı çalışmaları:

G8, E6, H7 açmaları ve E7/E6, E7/F7, F7/F8, G7/F7, G8/G9, D7/D6, G7/H7, F8/G8, F9/G9 ve D7/E7 açmaları arasında kalan servis yollarında gerçekleştirilmiştir. Servis yollarının kaldırılma nedeni, doğal nedenlerle (yağmur, sel v.b.) kesitlerde oluşan yıkım ve bozulmalar ile işlevlerini yitirmesi ve bu açmalar içinde kalan geç dönem (Helenistik, Roma) mimarisinin ayrıntılı olarak çizilerek belgelenmesidir.


G8 kazı çalışmalarındaki amaç: G9 açmasında özellikle Hitit stratigrafisine ait mimari yapıların (15.88 m. A duvarı, Hitit Geç İmparatorluğu Dönemine ait) ve tabakaların bu açmada da devamlılık derecesinin saptanıp bir kontekst elde etmekti. Hitit stratigrafisinin özellikle bu yamaç açmalarındaki önemi; höyüğün üst seviyelerinde Roma, Helenistik, Klasik, Arkaik, ve Demir Devri stratigrafilerinin net bir şekilde belirlenmesi ile yamaçta yer alan bu plan karede, Hitit Dönemi gibi erken dönem tabakalarının kontekstinin açığa çıkarılabilmesiydi.

G8 açmasının G9 plan karesiyle arasındaki servis yolunun kaldırılmasıyla G9 açmasındaki Hitit Geç İmparatorluk Dönemine ait 15.88 m. kotlu duvarın G8’de de 2005 yılında bulunan 16.11 m. kotlu duvarı altındaki tek sıra dere taşı dizisinin devam tespiti için açılmasıyla ortaya çıkan 15.86 m. yıkıntı duvarıyla bir mekan oluşturabileceği görülmüştür.

16.59 m. duvarı altından 15.55 m. kotunda kaide parçaları halinde bir arada yer alan kaba ve çoğunlukla açık kap parçalarına ve birbirine karışmış kemiklere rastlanmıştır. Bir kontekst halinde saptanan kemik parçaları çıkarılmadan çevresi açılmış ve aynı seviyede baskı yüzü işlenmemiş "taş skarabe" ve yanında oksitlenmiş bir bronz iğne bulunmuştur (Res. 3).




Res. 3: Bulla, bronz iğne ve "taş skarabe"


Çıkan bej astarlı urne parçaları ve söz konusu buluntular, dağılmış bir yerleşim içi gömünün varlığını ortaya koymuştur. Mezarın güneyinde 15.45 m. kotunda kül kalıntılarına (kuzey kesitten 82 cm. ile 1.25 cm. arası) rastlanmış ve gömü tipinin “kremasyon” olduğu anlaşılmıştır. Bu buluntulara göre: Ölen kişi olasılıkla önce keten bir beze sarılıp iğneyle bez tutturularak ölü yakılıp armağanları ve sunuları ile birlikte bir urne içinde gömülmüştür. Kül kalıntıları yanından pişmiş topraktan bulla (15.43 m.) (Res.3) ve hayvana ait ön bacak kemiği yanında deniz kabuğundan yapılmış, üzeri siyah şeritli boncuk (15.36 m.) bulunmuştur.


Bulla'nın hieroglif yazıtı ve buluntular mezarın bir kadına ait olduğunu göstermektedir.

İ.Ö. XIV. yüzyıl kontekstinde çıkan bulla üzerindeki hieroglif yazı halen Prof. Dr. Ali Dinçol tarafından çalışılmaktadır.

Ön bilgiye göre: bulla üniktir.
Hitit dünyasında kral eşi-tavananna “büyük kız” gibi kişilere ait olduğu görülen bu tip bullalar, Soli örneğinde mesleksiz ve unvansızdır. Bu durumda ayrı bir grupta ele alınması gerekmektedir. Üzerindeki “Δ” işareti iyilik simgesidir.

Skarabe, Soli’nin Hitit imparatorluk Dönemi’nde (İ.Ö. XIV. yy.) Mısır ile ilişkili olduğunu vurgulamaktadır. Aynı mezarda 15.43 m. kodunda bulunan Hitit bulla’sının hemen kuzey yönünde amorf bir Kıbrıs White Slip II süt kabı gövde parçasına rastlanmıştır ( 15.45-15.32 m.).


E6 açması içinde seviye indirme çalışmalarına başlanmıştır. 2005 yılı kazı sezonunda E6 açması içinde açılan sondajda yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkarılan 17.82 m. kodundaki kireçtaşı bloklardan oluşan platformun devamlılığını görebilmek amacıyla kazı çalışmalarına başlanmıştır.

19.59/19.39 m. seviyeleri arasında M.Ö. 7. ve 6. yy. ait seramik buluntularının ağırlıkta olduğu gözlemlenmiştir. Arkaik Dönem pembemsi astar üzerine kırmızı renkte yatay bantların olduğu gövde parçaları, ağız kısmı bant şeklinde kırmızı boyalı ağız parçaları ve Orta Demir Dönemi’ne ait devetüyü ve sarımtrak devetüyü astar üzerine kahverengi yatay bant ve şeritlerin olduğu gövde parçaları, VII. yy. devetüyü astar üzerine kahverengi boyalı dış bordürü kalın konsantrik dairenin bir bölümü korunmuş gövde parçası ve 1 adet Ionia Kasesi ağız parçası önemli seramik buluntuları arasındadır (Res. 4).




Res. 4: M.Ö. 7. ve 6. yy. ait seramik


20.35 m. seviyesindeki Roma Dönemi savunma duvarının kesitlerinin düzeltme çalışması sırasında kesit içinde 18.54 m. kodunda krem astar üzerinde omuz bölümünde kırmızı yatay bantlar ve dalga motifi bulunan Arkaik Dönem bir oinokhoe (Res. 5) tam olarak bulunmuştur. Açmanın kuzeybatı köşesinden 2.60 m. uzaklıkta (17.93 m.) Helenistik Dönem sarımtırak devetüyü astarlı bir tüm testi bulunmuştur. Testinin çevresindeki buluntular arasında Helenistik Dönem’e ait daldırma ve kırmızı firnisli kaplara ait parçaların yoğunlukta olduğu gözlemlenmiştir.

17.80 m. kotunda tek sıra halinde Helenistik Dönem kireçtaşı bloklar ele geçmiştir. Testinin bu taban üzerinde bulunması nedeniyle in situdur (Res. 5).

Açmanın batı kesitini düzeltme çalışması sırasında 17.42 m. kodunda tama yakın Helenistik Dönem daldırma firnisli kase ele geçmiştir. E6 açmasındaki çalışmalar 17.80 m. kodundaki Helenistik Dönem’e ait kireçtaşı platformun bulunmasıyla sonlandırılmıştır.





Res. 5: Arkaik Dönem oinokhoe ve Helenistik Dönem testi


E7/F7 servis yolu:
Roma savunma duvarının devamı olan 20.61 m. kodunda duvar ortaya çıkarılmıştır. Bu duvar üzerinden gelen seramik buluntuları arasında Klasik Dönem’e ait siyah firnisli iki adet gövde parçası bulunmaktadır.

20.70 m. kodunda F7 açmasının, E7/F7 servis yoluyla birleşen kuzey kesitinde Klasik Dönem kırmızı figür tekniğinde yapılmış Satyr ve Mainad’ın betimlemeli gövde parçası ele geçmiştir (Res. 6).



Res. 6: Kırmızı figür tekniğinde yapılmış Satyr ve Mainad’ın betimlemeli parça


Sonuç olarak: Soli Höyük’te 2001 yılı hava fotoğrafında da görüldüğü üzere, plan kare sistemine göre (5 x 5 m.) oluşturulan açmalar arasındaki servis yolları, 2001’den 2006 yılına kadar oluşan doğal bozulmalar (sel, çöküntü v.b.) ve Roma-Hellenistik mimarisinin tamamen açığa çıkarılması gerekliliği nedeniyle 2006 yılında sistematik olarak kaldırılmıştır ve Soli Höyük’teki açmaların son durumu bir bütün olarak yeniden çizilmiştir.

Üst tabakalarda malzemenin karışık çıkması, savunma amaçlı kullanılan höyüğün Roma ve daha geç dönem tahribatları göstermektedir.

Daha alt tabakalarda Hitit stratigrafisi önceki yıllarda bulunan kontekstin devamı niteliğinde olan yan açmalarda çalışılmış, özellikle İ.Ö. XIV. Hitit İmparatorluk Dönemi anıtsal mimari çevresinde yoğunlaşılmıştır.


--------

2007

Sütunlu Cadde’deki çalışmalara devam edilmiş ve 525 yılındaki depremde zarar gören Bizans dükkanlarının düşmüş mimari parçaları yerlerine kaldırılmıştır. Caddenin devamı, modern yolun diğer tarafında izlenebilse de, opus sectile döşemenin bu kısımda yok olduğu gözlenmektedir. İçinde kadın mücevherlerinin bulunduğu, Bizans Dönemine tarihlenen bir gizli bölmeye de rastlanmıştır.

Höyük üzerindeki (Soli Höyük) doğu açmasında, Roma Döneminden Arkaik Döneme ve Geç Tunç Çağına uzanan dolgulara ulaşılmıştır; bunlar arasında 15.-13. yüzyıllar arasına ait üç farklı Hitit mimari evresi tespit edilebilmektedir. Buradan elde edilen keramikler arasında “Batı Yamacı” ve “Kırmızı Figür” kapların kaliteli örnekleriyle birlikte bir Sami şişesi, Geç Geometrik Dönem keramikleri ve İyon kaseleri de vardır. Üzerinde adım atan bir erkek figürünün yer aldığı Arkaik tarihli pişmiş toprak bir mimari parça, Pazarlı’dan elde edilen benzer örneklerle karşılaştırılabilir.

H9 açmasında Hitit Dönemine ait bir kazamat duvarı ortaya çıkarılmış; G8 açmasında ise 15. yüzyıla tarihlenen oldukça yanmış halde bir döşemeye ulaşılmıştır. Döşeme üzerinde, içinde buğday olan bir küp ile çömlekçi işaretli “drab ware” tabaklar bulunmuştur. Baskı mühürler ve bullaların varlığı buranın resmi bir yapı olduğunu düşündürmektedir.

http://www.une.edu.au/cat/sites/soli.php

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Free Hit Counter