ARKEO-KÜLTÜR TURU
Ş.URFA - GÖBEKLİTEPE - HARRAN
ESKİ HALFETİ - BİRECİK
BALIKLI GÖL
Ş.Urfa, Göbeklitepe, Harran, Halfeti, Birecik Turu...
1 GECE & 2 GÜNDÜZ
21 Ekim 2011 Cuma saat 22.00
Mersin Stadyumu Önünden Şanlıurfa'ya Hareket
21 - 22 - 23 Ekim 2011
Rezervasyon Yaptırınız!
****
(Detaylı Program Yayınlanacaktır..)
1 GECE & 2GÜNDÜZ
21 Ekim 2011
Cuma saat 22.00
Mersin Stadyumu Önünden Hareket
1.GÜN:
22 Ekim 2011 Cumartesi
Göbekli Tepe Kazı Heyeti ile Buluşma2.GÜN:
23 Ekim 2011 Pazar
(Detaylı Program Yayınlanacaktır..)
Ücrete dâhil olan hizmetler:
Ulaşım + Araç İçi İkram + Cts Akşamı Konaklama
+ Pazar Sabah Kahvaltısı + Seyahat Sigorta Poliçesi
**********
Göbekli Tepe,12 bin yıl öncesinde, hayvan totem-sembollerle birbirlerinden ayrıştırılmış toplumlar ait kaynak bilgi alanıdır.
Boğa'dan Yengeç'e, Aslan'dan Akrep'e... günümüzde sadece “12 Ay Fal Burcu” olarak daralmış bir şekilde yaşayan kalıntı, eski toplumda Hayvan Totemlere ayrıştırılmış toplum birimlerin kendi aralarındaki ilişki biçimlerini belirlemek için kullanılıyordu. Örneğin Balık toteminden olanlar, Eşek toteminden olanlarla evlenebiliyor veya evlilik yasağına tabi olabiliyor idi, vb.
Boğa'dan Yengeç'e, Aslan'dan Akrep'e... günümüzde sadece “12 Ay Fal Burcu” olarak daralmış bir şekilde yaşayan kalıntı, eski toplumda Hayvan Totemlere ayrıştırılmış toplum birimlerin kendi aralarındaki ilişki biçimlerini belirlemek için kullanılıyordu. Örneğin Balık toteminden olanlar, Eşek toteminden olanlarla evlenebiliyor veya evlilik yasağına tabi olabiliyor idi, vb.
Burasının, bir yerleşim alanı olmadığı için ölülerin bırakıldığı bir alan olduğundan, bir tür “mezarlık” olduğundan yola çıkıyoruz. Fakat burada “gömülme” veya “yakılma” değil, ölü bedenlerin hayvanların tüketimine sunumu şekliyle defin töreni yapılıyor olmalıydı.
Gerek Akado-Sümer tablet yazıtlarında, gerekse Avesta dinsel metinlerinde, “çiğ et” yiyen, “ev inşa etmeyen” (gezgin çoban olmalı!) ve “ölülerini gömmeyen”... topluluk varlıklarını biliyoruz.
“Çiğ köfte kutsal erkek et yemeği”nin yöredeki yaygınlığı, Avesta'cı metinlerde “ölü bedeni yakarak veya toprağa gömerek defnetme”nin en “büyük günah” kapsamında sayılması; ölü bedenin yırtıcı hayvanların tüketimine sunulmasının teşvik edilmesi, “dairesel yapı olan Daxma damlarında ölü bedeni bırakma kuralı”nın bulunması, Göbekli Tepe'nin cenaze defin alanı olduğuna ilişkin bazı belirleme noktaları olarak kabul edilebilir.
Avesta'da şunları okuyoruz:
Avesta'da şunları okuyoruz:
“44. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ey Ahura Mazda, ölünün vücudunu nereye götüreceğiz, nereye koyacağız?
45. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Ey Kutsal Zarathuştra! Onlar, ceset yiyici köpeklerin ve kuşların her zaman bulunduğunu bildikleri en yüksek tepelere (bırakacaklar).”
46. Mazda Tapıcıları cesedi; ceset yiyici köpeklerin ve kuşların (oradan) aldıkları kemikleri suya ve ağaçlara taşımalarını engellemek için, saçından ve ayaklarından demir ile, taşla ya da kurşun ile sıkıca tutturacaklar.
49. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ey Ahura Mazda, ölünün kemiklerini nereye götüreceğiz, nereye bırakacağız?
50. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı: “Mazda Tapıcıları (bu iş için), köpeklerin, kurtların, tilkilerin (rupah), erişemeyecekleri bir bina (daxma) inşa edecekler, ki orada yağmur suyu duramasın (aksın).”
51. Eğer imkanları varsa onlar; böylesi bir binayı taşlar, harç ve toprakla yapacaklardır. Eğer imkanları yoksa; onlar ölüyü kendi halısı ve yastığı üstüne, gök ışıkları ile giydirilmiş ve yüzü güneşe bakar vaziyette yere yatıracaklardır.”
Göbekli Tepe kazı alanı muhtemelen, ön-avestacı toplumsal kurallar uyarınca, ölülerin toprağa gömülmesinin veya yakılmasının yasak olduğu bazı toplum birimlerin, kendi ölülerini hayvanlara sundukları bir ölü defin alanı idi.
12 000 yıl önce, var olan ve çoğunluğu günümüze değin ulaşmış olan; “kutsal yazılar”da sıkça karşılaştığımız hayvan semboller-hayvan totemlerin gelişkin varlıkları, daha o zamandan toplum birimlerin “hayvan-bitki totem ayrışması” sürecini gerçekleştirmiş olduklarını ortaya koymasıyla da, Göbekli Tepe, tarihin bilinen en eski kültür mirası olarak önem taşıyor. Göbekli Tepe, tarımcı- yerleşik bitki-meyve totemli toplulukların değil, hayvan dünyasıyla ilgili gezgin-avcı-çoban bir toplum birimlerine ait olduğu izlenimi vermektedir.
Eski toplum birimlerin, yaşam sistemlerine bağlı olarak, genel inanç sistemlerindeki değişim-dönüşüm, onların cenaze defin alışkanlı türlerini de değiştirip-dönüştürmektedir.
Günümüzden 12 000 yıl öncesinden daha eskiye gidebilen Göbekli Tepe ölü defin alanındaki kazılar, buradaki alanın en küçük bir yıkım tahribatı olmadan, taşıma toprak dolgu ile kapatıldığını gösteriyor. Bu, ilgili toplumların, şu veya bu şekilde, ama sonuçta “barışçıl tarzda”, eski geleneklerini tarihe terk etmeyi daha doğru bulup, o alanı taşıma toprakla kapatmış olduklarını gösteriyor.
Böylece Göbekli Tepe, eski toplumun, kendi ölüleri üzerinde uyguladıkları “ölü yamyamlığı” geleneğinden, “hayvan totemlere” ayrıştırılmış düzende, kendilerini bu “hayvan”larla eşitleyen topluluk insanlarının yamyamlığına geçtiklerini ve giderek de, ölü bedenleri, sadece gerçek hayvanlara terk ettiklerini; daha sonraki süreçte de, ölü bedeni açık alana terk etme uygulamasından büyük ölçüde uzaklaştıklarını, kanıtsal bulgularla ortaya koymuş oluyor.
12 000 yıl önce, var olan ve çoğunluğu günümüze değin ulaşmış olan; “kutsal yazılar”da sıkça karşılaştığımız hayvan semboller-hayvan totemlerin gelişkin varlıkları, daha o zamandan toplum birimlerin “hayvan-bitki totem ayrışması” sürecini gerçekleştirmiş olduklarını ortaya koymasıyla da, Göbekli Tepe, tarihin bilinen en eski kültür mirası olarak önem taşıyor. Göbekli Tepe, tarımcı- yerleşik bitki-meyve totemli toplulukların değil, hayvan dünyasıyla ilgili gezgin-avcı-çoban bir toplum birimlerine ait olduğu izlenimi vermektedir.
Eski toplum birimlerin, yaşam sistemlerine bağlı olarak, genel inanç sistemlerindeki değişim-dönüşüm, onların cenaze defin alışkanlı türlerini de değiştirip-dönüştürmektedir.
Günümüzden 12 000 yıl öncesinden daha eskiye gidebilen Göbekli Tepe ölü defin alanındaki kazılar, buradaki alanın en küçük bir yıkım tahribatı olmadan, taşıma toprak dolgu ile kapatıldığını gösteriyor. Bu, ilgili toplumların, şu veya bu şekilde, ama sonuçta “barışçıl tarzda”, eski geleneklerini tarihe terk etmeyi daha doğru bulup, o alanı taşıma toprakla kapatmış olduklarını gösteriyor.
Böylece Göbekli Tepe, eski toplumun, kendi ölüleri üzerinde uyguladıkları “ölü yamyamlığı” geleneğinden, “hayvan totemlere” ayrıştırılmış düzende, kendilerini bu “hayvan”larla eşitleyen topluluk insanlarının yamyamlığına geçtiklerini ve giderek de, ölü bedenleri, sadece gerçek hayvanlara terk ettiklerini; daha sonraki süreçte de, ölü bedeni açık alana terk etme uygulamasından büyük ölçüde uzaklaştıklarını, kanıtsal bulgularla ortaya koymuş oluyor.
Göbekli Tepe Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Klaus Schmidt
------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder