Sayfalar

28 Ağustos 2011 Pazar

Mersin'de Arkeo-Gezi Takvimi Belirlendi!




  
Mersin’de Arkeo-Gezi’ler Başlıyor...



Arkeo-Sev Gezi Programını Yayınlandı:

 “Yaşadıkları Kentin Tarihsel Değerlerini Tanımak İsteyen Mersin’lilere Müjde!”



Arkeo-sev gönüllülerinden Safa Kaçmaz, Ali Mavi, Şahin Özkan ve Kutlu Çelik tarafından hazırlanan programda,  arkeo-gezilerin sadece Mersin çevresi ile sınırlanmadığı belirtilerek, “Şanlıurfa-Göbekli Tepe-Nemrut Parkuru”nun da bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada;
“Arkeo-sev gönüllülerinin katıldığı bu geziler tümüyle sosyo- kültürel amaçlıdır ve hiçbir ticari amaç taşımıyor.

Mola verdiğimiz yol üstü market veya kahvelerdeki köylülere yöredeki tarihsel varlıkların önemini anlatıyoruz; arkeolojik değerlere sahip çıkmalarının önemine ve turist getirici faydalarına vurgu yapıyor; ilk öğretim okullarındaki seminerlerde kullandığımız  afişlerimizden veriyoruz”
denildi.

Arkeo-Sev Gönüllüleri: Safa Kaçmaz, Şahin Özkan, Ali Mavi, Kutlu Çelik













 


Geziler, Arkeolojik Tahribatı Belgeliyor



“Bazı arkeo-gezilerimize Medya’da çalışan gazeteciler de katılıyor. Bu gezilerde birlikte tanık olduğumuz ‘defineci tahribatları’nı haber yapıyorlar.

Erdemli'ye 32 km. mesafedeki Tapureli ören yerindeki kartal kabartmalı kaya dahil bir çok arkeolojik eserin dinamitle patlatılarak define arandığına ilişkin haber böyle bir arkeo- gezi sırasında ortaya çıkmıştı. Bu haberin Medya’ya aktarılmasıyla, “Hazineler havaya uçuruluyor”, “Antik Kent'te arkeolojik Tahribat”, “Antik kenti dinamitlediler!” gibi başlıklarla, yaklaşık 14 ulusal gazetede ve neredeyse tüm yerel yazılı basında, bu konudaki haber, gönüllü gezilerimiz sayesinde yer almıştı. Soli-Pompeiopolis antik kentinin periferisinde yer alan  Mezitli-Çukur Ağıllık arkeolojik sit alanındaki defineci tahribatı da, Arkeo-keşif gezilerimizden birisinde ortaya çıkarılmış ve medyada yer almıştı. Arkeolojik kültür varlıklarının korunmasında, antik kentlere ve ören yerlerine yönelik organize gezilerin denetime de katkıda bulunduğunu düşünüyoruz ”
denildi.

Arkeo-Sev tarafından yürütülen gönüllü çalışmaların,  Mersin ve çevresinde arkeolojiyle ilgili potansiyelin toparlanıp harekete geçirilmesine ve dolaylı olarak yerli-yabancı turist potansiyeli oluşmasına yardımcı olduğunu da belirten Safa Kaçmaz;

“Sadece arkeolojik alanlara yönelik olan gezilerimiz, Mersin’deki ören yerleri ve antik kentlerin tanıtımına ciddi bir katkı sağlıyor. Bu nedenle, turizm firmaları ve  turistik otellerin de, Arkeo - Sev’in çalışmalarına destek vermeleri, sonuçta onların çıkarınadır” denildi.

Arkeo-gezilerde  “Taş Konuşursa” Belgeseli 

Geziler sırasında köylerde, dağ başlarında resmi kayıtlara henüz girmemiş arkeolojik değerlerle karşılaşma olasılığı”ndan bahsedilen açıklamada;

Arkeo-gezi alanlarını seçerken, en az bilinen yöreleri tanıma ve tanıtma ilkesine ağırlık veriyoruz. Emek vererek organize edilen bu gönüllü gezilerde, her önemli alanı fotoğraf ve film çekimi ile kayıt altına almayı da hedefliyoruz. Böylece Arkeo-Sev projelerinden birisi olan “Taş Konuşursa” ana konulu bir belgesel hazırlığına da katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Böyle bir belgesel, hiç kuşkusuz Mersin ve çevre arkeolojisi için çok olumlu bir katkı sağlayacaktır” denildi.

Sonbahar 2011 Dönemi Gezileri


21-22-23 Ekim 2011: Göbekli Tepe- Şanlı Urfa- Nemrut...
26 Kasım 2011: Yanıkhan- Kale Yakası Örenleri...
24 Aralık 2011: Çandır Kalesi- Kızlar Manastırı-Gözne-Ayvagediği...

Bilgi İçin:
Şahin Özkan (Tlf: 0535 702 70 09) 
Ali Mavi (Tlf: 0506 301 17 80) 
Kutlu Çelik (Tlf: 0531 793 65 96) 

 ****



6 Mart 2011: Yeniyurt- Tapureli - Küstüllü Arkeo-Sev Gezisi...

Arkeo-Gezi’de 10 Kural
1- Bu Geziye Arkeolojik Değerlerimizi Tanımak Amacıyla Katılmış Birisi Olarak Gezi Alanı Hakkında Önceden Bilgi Edininiz.
2- Geziye, Doğada Yürüyüş Ve Tırmanma Koşullarına Uygun (Yağmurluk, Şapka, Şemsiye, Yürüyüş Ayakkabısı) Şekilde Katılınız.
3- Mutlaka Bir Sırt Çantanız Olsun Ve Gerekli İlaç, Eşya, Yiyecek, İçeceklerinizi Yanınıza Alınız.
4- Muhtemel Ören Yeri Girişleri İçin “Müze Kartı” Edinmeniz Tavsiye Edilir.
5- Günübirlik Gezilerde Yiyecek Ve İçeceğinizi Hazır Olarak Getiriniz.
6- Rezervasyon Bildiriminizde, Ad-soyad, Cep Telefon Numaranızı ve Geziye Kaç Kişi Olarak Katılacağınızı Bildiriniz. Günübirlik Gezide Buluşma, Cumartesi Sabah 08 30'da,Cumhuriyet Meydanı-Kilise Önünde Gerçekleşir. Eğer Araca Yol Üstünde Binecekseniz, Belirgin Bir Adres Veriniz.
7- Geziye Gelememe Durumunda Rezervasyon İptalinizi Mutlaka Önceden Bildiriniz.
8- Arkeo-Gezi Gönüllülerinin Uyarıları Doğrultusunda Hareket Ediniz.
9- Doğaya Saygı İçinde Davranarak, Poşetlerinizi Vb. Uygun Bir Noktaya Atmaya Özen Gösteriniz; Çevrenizi Uyarınız.
10- Gezi Programında, Koşullara Bağlı Olarak Her Noktada Yeni Düzenlemeler Yapılabilir.

***

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Göbekli Tepe- Şanlıurfa - Nemrut Arkeo-Kültür Turu


ARKEO-KÜLTÜR TURU
Ş.URFA - GÖBEKLİTEPE - HARRAN

ESKİ HALFETİ - BİRECİK
BALIKLI GÖL
Ş.Urfa, Göbeklitepe, Harran, Halfeti, Birecik Turu...
1 GECE & 2 GÜNDÜZ
21 Ekim  2011 Cuma saat 22.00
Mersin Stadyumu Önünden Şanlıurfa'ya Hareket
21 - 22 - 23 Ekim 2011
Rezervasyon  Yaptırınız!

****
 
1 GECE & 2GÜNDÜZ

21 Ekim 2011
Cuma saat 22.00
Mersin Stadyumu Önünden Hareket


1.GÜN:  
22 Ekim 2011 Cumartesi
 Göbekli Tepe Kazı Heyeti ile Buluşma

2.GÜN:  
23 Ekim  2011 Pazar

(Detaylı Program Yayınlanacaktır..)

Ücrete dâhil olan hizmetler:
Ulaşım +  Araç İçi İkram + Cts Akşamı Konaklama
+ Pazar Sabah Kahvaltısı + Seyahat Sigorta Poliçesi

Kişi : 150 Tl.
Rezervasyon Zorunludur.
Şahin Özkan....Tlf: 0535 702 70 09
Ali Mavi ....  ...Tlf: 0506 301 17 80


**********










Göbekli Tepe,12 bin yıl öncesinde, hayvan totem-sembollerle birbirlerinden ayrıştırılmış toplumlar ait kaynak bilgi alanıdır.

Boğa'dan Yengeç'e, Aslan'dan Akrep'e... günümüzde sadece “12 Ay Fal Burcu” olarak daralmış bir şekilde yaşayan kalıntı, eski toplumda  Hayvan Totemlere ayrıştırılmış toplum birimlerin kendi aralarındaki ilişki biçimlerini belirlemek için kullanılıyordu. Örneğin Balık toteminden olanlar, Eşek toteminden olanlarla evlenebiliyor veya evlilik yasağına tabi olabiliyor idi, vb.


Burasının, bir yerleşim alanı olmadığı için  ölülerin bırakıldığı bir alan olduğundan, bir tür “mezarlık” olduğundan yola çıkıyoruz. Fakat burada “gömülme” veya “yakılma” değil, ölü bedenlerin hayvanların tüketimine sunumu şekliyle defin töreni yapılıyor olmalıydı.

Gerek Akado-Sümer tablet yazıtlarında, gerekse Avesta dinsel metinlerinde, “çiğ et” yiyen, “ev inşa etmeyen” (gezgin çoban olmalı!) ve “ölülerini gömmeyen”...  topluluk varlıklarını biliyoruz.

“Çiğ köfte kutsal erkek et yemeği”nin yöredeki yaygınlığı, Avesta'cı metinlerde “ölü bedeni yakarak veya toprağa gömerek defnetme”nin en “büyük günah” kapsamında sayılması; ölü bedenin yırtıcı hayvanların tüketimine sunulmasının teşvik edilmesi, “dairesel yapı olan Daxma damlarında ölü bedeni bırakma kuralı”nın  bulunması, Göbekli Tepe'nin cenaze defin alanı olduğuna ilişkin bazı belirleme noktaları olarak kabul edilebilir.

Avesta'da şunları okuyoruz:

“44. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ey Ahura Mazda, ölünün vücudunu nereye götüreceğiz, nereye koyacağız?

45. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı:  “Ey Kutsal Zarathuştra! Onlar, ceset yiyici köpeklerin ve kuşların her zaman bulunduğunu bildikleri en yüksek tepelere (bırakacaklar).”

46. Mazda Tapıcıları cesedi; ceset yiyici köpeklerin ve kuşların (oradan) aldıkları kemikleri suya ve ağaçlara taşımalarını engellemek için, saçından ve ayaklarından demir ile, taşla ya da kurşun ile sıkıca tutturacaklar.

49. Ey Maddi Dünyanın Yaratıcısı, Sen, Kutsal Biri! Ey Ahura Mazda, ölünün kemiklerini nereye götüreceğiz, nereye bırakacağız?

50. Ahura Mazda (şöyle) cevapladı:  “Mazda Tapıcıları (bu iş için), köpeklerin, kurtların, tilkilerin (rupah), erişemeyecekleri bir bina (daxma) inşa edecekler, ki orada yağmur suyu duramasın (aksın).”

51. Eğer imkanları varsa onlar; böylesi bir binayı taşlar, harç ve toprakla yapacaklardır. Eğer imkanları yoksa; onlar ölüyü kendi halısı ve yastığı üstüne, gök ışıkları ile giydirilmiş ve yüzü güneşe bakar vaziyette yere yatıracaklardır.”

Göbekli Tepe kazı alanı muhtemelen, ön-avestacı  toplumsal kurallar uyarınca, ölülerin toprağa gömülmesinin veya yakılmasının yasak olduğu bazı toplum birimlerin, kendi ölülerini hayvanlara sundukları bir ölü defin alanı idi.



12 000 yıl önce, var olan ve çoğunluğu günümüze değin ulaşmış olan; “kutsal yazılar”da sıkça karşılaştığımız hayvan semboller-hayvan totemlerin gelişkin varlıkları, daha o zamandan toplum birimlerin “hayvan-bitki totem ayrışması” sürecini gerçekleştirmiş olduklarını ortaya koymasıyla da, Göbekli Tepe, tarihin bilinen en eski kültür mirası olarak önem taşıyor. Göbekli Tepe,  tarımcı- yerleşik bitki-meyve totemli toplulukların değil,  hayvan dünyasıyla ilgili gezgin-avcı-çoban bir toplum birimlerine ait olduğu izlenimi vermektedir.


Eski toplum birimlerin, yaşam sistemlerine bağlı olarak, genel inanç sistemlerindeki değişim-dönüşüm, onların cenaze defin alışkanlı türlerini de değiştirip-dönüştürmektedir.


Günümüzden 12 000 yıl öncesinden daha eskiye gidebilen Göbekli Tepe ölü defin alanındaki kazılar, buradaki alanın en küçük bir yıkım tahribatı olmadan, taşıma toprak dolgu ile kapatıldığını gösteriyor. Bu, ilgili toplumların, şu veya bu şekilde, ama sonuçta “barışçıl tarzda”, eski geleneklerini tarihe terk etmeyi daha doğru bulup, o alanı taşıma toprakla kapatmış olduklarını gösteriyor.


Böylece Göbekli Tepe, eski toplumun, kendi ölüleri üzerinde uyguladıkları “ölü yamyamlığı” geleneğinden, “hayvan totemlere” ayrıştırılmış düzende, kendilerini bu “hayvan”larla eşitleyen topluluk insanlarının yamyamlığına geçtiklerini ve giderek de, ölü bedenleri, sadece gerçek hayvanlara terk ettiklerini; daha sonraki süreçte de,  ölü bedeni açık alana terk etme uygulamasından büyük ölçüde uzaklaştıklarını, kanıtsal bulgularla ortaya koymuş oluyor.
















Göbekli Tepe Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Klaus Schmidt

Göbeklitepe kazılarında yeni buluntu


------------
Free Hit Counter